sağtık

SELÜLİTİ,ÇATLAĞI,KIRIŞIĞI YOK EDEN MUCİZE FORMÜL...!

*Yok öyle,hemen formülü vermemi beklemeyin..Önce ,sadık ve sabırlı birer okur olarak yazının tamamını okuyup bitirmeniz gerekiyor..Az sonra!!
Mucize formülü duyunca,hemen kendinizi burda buldunuz değil mi?Ben de olsam,tıklar,neymiş diye mutlaka merakla okurdum..Hayatımız oturduğumuz yerden mucizeler beklemek üzerine programlandı artık..Hayaller kurar olduk; Birer hap icat etseler şöyle... yutsak,çatlaklar yok olsa..yutsak,selülitler yok olsa...yutsak,kırışklar gitse..yutsak,saçlar uzasa...yutsak saçlar istediğimiz renk olsa...yutsak göğüsler istediğimiz ölçüde olsa..yutsak...yutsak derken,ne bulsak kullanır hale geldik,yakında hepten hapı yutacağız.. İnternet forumlarının iyi tarafı da var kötü tarafı da..Alacağın ürün için forumlardaki yorumları okuyup fikir sahibi oluyorsun..Tam kararını vermişken,zırt diye bir yorum çıkıyor ordan, -Ay…şekerim ben bunu kullandım,şöyle şöyle oldu…sakın kullanmayın,onun yerine bunu deneyin..
Haydiii!..Bu kez bu yeni şeyi yaz bakalım arama motorlarına,ne yorumlar yapılmış bunun için..Bir kaç gün de onu araştır..Sonra yeni bir öneri,yeni bir reçete..Ara ara ara ara… Kaynatmadığımız,karıştırmadığımız,içmediğimiz,yutmadığımız,sürmediğimiz, denemediğimiz şey kalmadı.Yakında çocuk kakası,selülite iyi geliyormuş diye mok kokularıyla dolaşacağız. Ya da " Kayınvalidenin saçından üç tel koparıp kertenkele kanıyla kaynatırsan,içine de kurbağa retinası koyarsan saç dökülmesine birebirmiş.." söylentilerinin üstüne atlayacağız. -Nerden bulacağız güzelim bu kurbağa retinasını...? -Ben bizim aktara sordurdum,göz hastanesinin bahçesinde olabilir,oraya bakın,bizde yok,dedi. -Hm…ben bir bizim sağlık ocağına sordurayım bakim... -Retinası olmazsa,kurbağanın kızlık zarı da olur dedi,kullanan kişi... -Güzelim benim kayınvalidem sizlere ömür…ben şimdi onun yerine kayınpederimin saçından koysam? -Ay..evet ya,ben de kertenkele bulamadım,onun yerine arka bahçede akrep yakalamış çocuklar,onu kullansam bişiii olur mu?Kullanan lütfen buradan açıklasın... *************************** Doğa,mucizeleriyle elbette pek çok ilacın ham maddesi.Her şey,ister kimyasal olsun,ister bitkisel,hepsi bize tanrının birer hediyesi. Ama unuttuğumuz bir şey var...Bunların her biri bir şeyi iyi ederken,başka bir sisteme yan etki yapıyor mu diye düşünmüyoruz.Uzun ve sağlam referanslardan geçirilip yaygınlaşmış kullanıma sahip bitkiler ve karışımlar değil bu sözettiğim.Ihlamur çayı,yasemin çayı,adaçayı,tarçın,kimyon değil yani...Onların kapı gibi yüzyıllara dayanan referansları var. Yok okyanusbiti,yok kaplumbağa tırnağı,yok denizyıldızı yumurtası,yok sümüklüböcek salgısı…Bütün bunlar niye? Yine doğanın bizlere birer mucizevi hediyesi olan vücudumuzun,zamana kendini bırakışına isyan etmenin bir şekli mi? Her izin,her lekenin,her çatlağın,bizim hayatımızdaki birer yaşanmışlık olduğunu ne zaman kabul edeceğiz? Göz kenarlarımızdaki birkaç çizginin,tüm çekilmiş ızdırapların,dudak kenarlarımızdaki ince yivlerin tüm kahkahalarımızın birer izi olarak orda yaşam kartvizitimiz gibi durduğunu ve bizim birer parçamız olduğunu,göbeğimizdeki çatlakların,birtanecik evladımızın dokuz aylık macerasının güzel ve bedeli ölçülemez anısı olduğunu ne zaman kabul edip,yıllar senden korkmuyorum diyebileceğiz? Her çizgimiz,her benimiz,her lekemiz bizi benzersiz yapan özelliklerimiz. Kanserle savaşırım...Mide ağrılarına,baş dönmelerine ,tıp çare bulamamışsa,denenmiş yolları denerim.Ama çizgilerimi,çatlaklarımı,kahve keyfimin bana geri dönüşümü olan selülitlerimi,deniz kenarında ailemle harika dakikalarımın hatıraları omzumdaki güneş lekelerimi seviyorum artık.Onlar bana ait.Her birinde bir daha yeniden yaşanması mümkün olmayan güzel anılarım var. Bükemediğin eli öpeceksin...Madem benden gitmiyorsunuz,sizinle yaşamaktan korkmuyorum! Sevdiklerim beni daha çok mu sevecekler,sevmediklerim beni daha mı çok sevmeyecek,oğlum hasta olunca daha mı çabuk iyileşecek,eşim bana daha mı anlayışlı olacak,özlediğim ve geri getiremediklerim ,koşup zamanı ters çevirerek, bana geri mi gelecek?
Hatırlamak istemediğim anılar hayatımdan yok olacak mı?
Daha az selülitim var diye maaşım yükselecek,hayalini kurduğum bahçeli ev bana hediye mi edilecek?
Yüzüm daha parlak ve genç duruyor diye,babamı kaybetmekten daha mı az korkacağım?
Dostlarım artacak düşmanlarım yok mu olacak?
Daha gür,daha uzun saçlarımı savurursam,yürekteki tüm dil yaraları da puf diye savrulacak mı? Yıllar...sizden korkmuyorum.Çaldıkların senin olsun,benden hislerimi alma,onları kırıştırıp buruşturma,yeter. **************************** (Ne?Kim arıyormuş?Aktar Niyazi Bey mi?Yapma yaa!!Demek aylardır peşinde olduğum elma kurdu omurgasını bulmuş ha…Ne? Kuş beyni hücresi de mi gelmiş?Yoksa balık hafızası da mı varmış? Tamam söyle ona ,yazıyı bitirir bitirmez,atlayıp geliyorum..Nıhahaha...Kahrolun selülitler,savulun ben geliyoruuuum!) (Tuliş...sakız çiğnerken selülit yapmış kadın)

Hiç yorum yok: