sağtık

IMAJ MAKER'INIZ ISBASINDA

*Yaz geldi,her tarafta bir düğün,nişan,söz,kına gecesi,sünnet,yaza merhaba,kışa veda partileri,bir telaş,bir eğlence merakı...
Bizler için de vitrin bakmak,yeni bir şeyler satın almak için bahane işte,ne güzel.Erkekler için hayat ne kolay,çek altına keten pantolonunu,ya da en koyu takımını,giy içine beyaz gömleği,altına da gıcır bir ayakkabı,hadi yallah. Kimse,bu adam geçen toplantıda da bunu giymişti demez çünkü erkekler böyle şeylerle pek ilgilenmez malum.İlgilense ne olacak,zaten başka seçeneği mi var,lacivert,gri,siyah ya da krem.Erkek dediğin,cemiyet içinde ağır renkler giyer,oldu bitti işte.Bir de parlak traş,bir iki fısfıs traş sonrası. Hayatım ben hazırııııım! Bizim işler öyle değil.Bir hafta ,bazen bir ay öncesinden başlar ne giyeceğim telaşı. Hepimizin ama hepimizin,o gece,giyecek hiçbir şeyimiz yoktur! Beyefendiye göre,dolap elbiseden yıkılıyordur,giysek ya işte onlardan birini. Ama o etek demodedir,o bluzu daha yeni giymişizdir,öbür elbise şişman göstermektedir,şu pantolonun üzerine ise hiç bir şey uymamaktadır.Hele şu ayakkabılar…Iyyy!! İğrençtir,hiç o kıyafetin altına gider miymiş? Bir zamanlar benim de doğum sonrası on kilom fazla iken ve onları göbeğimi içeri çekeceğim de saklayacağım diye neredeyse sırtımdan kambur olacak şekle dönüştürebileceğim haldeyken,siyahtan vazgeçmezdim,dolabım kara çarşaflı gelinin dolabına dönmüştü. Neyse çok şükür azimle ve sporla onlardan kurtulduk hatta şimdi birkaç kilo eksiğim bile varmış ama ben bunu çevremden duyabilmek için ne eziyetler çektim,o da ayrı bir konu.Zaten konu da bu değil,asıl demek istediğim ne kadar siyah giyersen giy,o kilolar asla birilerinin gözünden kaçmaz. Nedense biz hatunlar olarak,birisiyle uzun süre sonra ilk kez karşılaşıyorsak,hele de bu bir hemcinsimiz ise,o ilk karşılaşmada,genelde zaten onun ne giydiğinden çok,vücut kitle endeksi ile ilgili bir göz değerlendirmesi yaparız.Bu bizim genlerimizde şifreli bir davranış şeklidir.Plajlarda bile durum budur,erkeklerden daha çok süzeriz etraftaki mayo ve bikini giydirilmiş selülitleri.Bizden kötü durumdakileri görüp sevinir,daha iyi durumdakileri görüp iç geçiririz. Dağıtmayayım konuyu,işte o cemiyet hayatındaki ilk karşılaşmada, -Ay,hayatım özlemişim,mucuk mucuk,nerelerdesin…(saç modeline şöyle bir bakış) Sorma sorma,iş güç,çoluk çocuk işte…(makyaja göz atış) Ay evet,ben de çok memnun oldum,bak görüşelim artık(bel,göğüs ve basen ölçüsünü tahmin edici kaçamak bakışlar) Seni çok iyi gördüm..dur bakayım..Sen kilo mu aldın?(Inınınıııın! İşte o can alıcı cümle!) O andan itibaren ağzıyla birileri kuş tutup ta size getirse,boş.Moral gitti artık.Boşuna giydiniz o siyahları,o cendere gibi korseleri .Farketti işte,birileri fark etti! Siz; " Yok…gazım var…ehu ehu,bu etek böyle gösteriyor…yok canım ben aslında kilo verdim,ya da özel günümdeyim de su tutuyorum…" falan gibi iç güdüsel tüm bahaneleri kafanızda sıralayıp hangisini söylesem diye sıkınırken,o uzaklaşıp gitmiştir bile. Arkasından poposunu süzersiniz."Sen önce kendi arkandaki hava yastıklarına bak,yumuk! " Ne özene bezene yaptırdığınız makyaj,ne özene bezene yaptırdığınız saç tuvaletiniz,ne de özene bezene satın aldığınız muhteşem ayakkabılarınız içindeki pedikürlü ayaklarınız,tek bir iltifata mahzar olamadı işte. Ama o makyaj,azıcık terden aksın da görün.Anında "makyajın akmış" diye şakadanak lafı nasıl yapıştırıverirler.Bre kadın;o makyaj bir saat önce kusursuz ve muhteşem iken fark etmedin ve tek bir iltifat etmedin de,göz pınarımdaki bir damlacık siyahlık mı seni rahatsız ediverdi? Ey feministler uyanın! Kadının düşmanı aslında erkekler falan değil,yine bizzat kendi hemcinsleridir.
Kadın kadının kurdudur!Buyrun size fırından yeni çıkarttığım dumanı üzerinde bir ata sözü.
Erkekler, senin o davette,bütün olarak hoş olup olmadığına bakar.Hanımlığına,zerafetine,renk uyumuna,ortama uygun giyip giymediğine de bakar,o da belki!(Aslında bu yazıyı okuyan erkeklerin hatunun neresine niye baktıklarını açıklamaları beklenmemektedir!) Birazcık neşeliysen,bir erkeğin gözünde sıcak kanlısındır,ama hemcinsine göre " yırtık " İçki içersin,erkeğin gözünde,erkek gibi içiyor,helal olsun,olur,hemcinsine göre " ayyaşlar gibi " Suskunsan,erkeğin gözünde,hanımefendi olursun,hemcinsinin yorumu " soğuk nevale " Hareketliysen,erkeğin yorumuyla çok eğlenceli,hemcinsinin yorumuyla " hafif meşrep" Erkeğe göre,kendine güvenli,hemcinsine göre " kendini beğenmiş" Erkeğe göre,şık ve karizmatik,hemcinsine göre "rüküş…frapan" Bu yüzdendir,kadınlı erkekli cemiyet eğlencelerinde çoğu çiftler aynı kadın yüzünden çok tartışmıştır. Ha ,bir de bu cemiyet ortamlarında ,kendini bir türlü o ortama ait hissedememe sendromu vardır ki belki de çoğunuzun başına gelmiştir. Abartmadan,sade ve basit bir şeyler giyer gidersin,bir bakarsın,millet Cumhurbaşkanlığı Köşkünde Cumhuriyet Balosuna gelir gibi giyinmiş.Hadiiii! Kendini sıradan ve değersiz bir ev kedisi gibi hisseder,bir köşede pısar durursun bütün gece. Sonra bir başka ortam olur yine,bu kez önceki hatayı yapmayayım biraz kokoş olayım ne var ki ,dersin.Gider bakarsın ki millet kırsalda açık hava kahvaltısına gelir gibi bir sporluk,bir sadelik.Hatta senin o kokoş saçını ve makyajını görüp te akşam sahne alacak solist hanımefendi sanan garsonlar bile çıkabilir yani. Oysa her iki durumda da ,aslında şu hakimdir; Hangi ortamda,hangi kıyafeti giymiş olursan ol,küçük dağları ben yarattım,istersem hepsini yıkar yine yaratırım edasını takınmayı başarabilirsen ,tamamdır. Etrafa biraz soğuk,biraz küçümseyici,biraz eleştirici bakışlarla baktın mı yırttın demektir.İşte buna karizma diyorlar. İmaj hiç bir şeydir,karizma her şey. Bakın bakın,karşıdan o sizi geçen davette sinir eden hava yastıklı hatun geliyor,yaklaşın yanına,vurun yüzüne en bariz kusurunu.Oh,tamam işte,bu gece sizden daha muhteşemi,sizden daha mutlusu,sizden başka gecenin yıldızı olmayı hak edecek tek bir hatun bile yok.İntikam baldan tatlıdır,vurun kadehlerin dibine! Sizi o elinizdeki drink bardağıyla biraz yalnız bırakıyor ve kameralarımızı boğazın eğlenceli mekanlarına çeviriyoruz efeeem..Hepinize cemiyet hayatında bol karizmatik geceler diliyorum. (Tuliş...sakız çiğnerken de düşünebilen kadın)

KUAFÖRLER VE TUHAFÖRLER

Hayatta üç yerde bulunmaktan hep nefret ettim,halen de ederim.
1-Fotoğrafçı 2-Jinekolog 3-Kuaför Bu üçü,imkanım olsa,hayatım boyunca görüşmek istemediğim üç meslek erbabı…Bir nolu arkadaşı,bir köşe yazımda anlatmıştım,düğün fotoğrafçısı rolünde..İki nolu olanı ise ömrümün sonuna kadar görmek istemem ama vücuda söz geçmiyor..Bünye istiyor derler ya ,işte öyle. Üç numaraya gelince…Ne yazık ki toplum hayatı gereği, arada bir de olsa,selamlaşmak zorundayız hepimiz..Ama mesleği kuaförlükten tuhaförlüğe terfi ettirmiş olanlarına müdavimseniz,eyvah! Gider,adama uçlarından hafifçe al dersin.Siz koltuğa oturana kadar,o sizi en centilmen ve kibar haliyle karşılar.Ama önlüğü boynunuza geçirip,işkence aletlerini eline aldığı anda,o artık kabusunuzdur.Aynaya gözlerinizi dikip de bir adamın tüm hareketlerini en ince ayrıntısıyla gözetlemek zorunda olduğunuz başka bir durum veya an var mıdır?! Asla ama asla,uçlardan biraz almayacaktır.Ya allem kalem edip,son model kesimlerden birini sizde uygulamaya ikna eder ve siz bir saat sonra sokakta,aynı imalathaneden çıkmış bez bebek misali yüzlerce benzerinizle beraber yürüyen," her on kadından dokuzu" grubuna ait biri olursunuz. Yada hiç allem kallem etmeden,direkt dalar saça.Kafanız üşümeye başladığı anda anlarsınız adamın hayal dünyasındaki kafaya sahip olduğunuzu ama iş işten geçmiştir..Saçlarınız,yerde,çırağın süpürgesini beklemektedir artık. Katalogdan özene bezene seçtiğiniz ve işte bundan olacak diye gösterdiğiniz modelden ya sizi vaz geçirir,ya da tamam anladım deyip işe koyulur. O andan itibaren size tek soru sorulmaz.Hatta bazıları,karışmanıza sinirlenebilir bile.
E,adam sanat eseri için mermer yontuyor ya,sanatçının konsantresini bozmamak lazım. Sonra ,tamam der.Aynayı alır arkanıza tutar.
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Anlattığı ve gösterdiği modelin aynısını,kuaför aynasında görüp de bu mutluluğa eren biri oldu mu hiç acaba?Bu saadeti yaşayabilmiş kaç kadın vardır hayatta? Hele bir davete,gece davetine falan gittiğinizi söylemiş olma gafletinde bulunduysanız,iş daha da vahimleşir.Bir tuzluktan üzerinize size sormaya bile gerek duymadan,rengarenk simleri boşaltmıştır bile.Bunu başaramamışsa,mutlaka parıltılı tokalar,iğneler,hatta çiçek böcek takmak için ısrar eder durur. Kuaförden, gece için saç yaptırıp çıkan ve utanmadan sokaklarda yürüyebilen hiç kimseyi tanımadım şimdiye kadar.Dilerim varsa bile bir gün anılarını kitaplaştırıp,yayınlarlar! Zorla saçına krem,bakım yapar..Bacağında bir tanecik ayva tüyü görse,ağda bölümüne ikna etmeye çalışır.Makyaj yapalım diye tutturur. Hele o saç yıkamacı çocuk..Bir eli kafanızdayken ,gözleri salonun içinde fel fecir dönmekte olduğundan,kafanızı haşladığını yada soğuktan dondurduğunu bile fark etmeden,bir de üstüne boyun ve omuzlarınıza duş aldırmaya kalkışır…Aynen föncü çocuğun yaptığı gibi.Ama ben anladım artık,onun asıl görevi,fön değil,bönlüktür..Bön bön sağa sola bakarak saçlarınızı yolsun diye maaş almaktadır. Saç renginiz koyuysa,tüm kuaförlerin tu kaka listesindesinizdir bir kere!Hatta bunun için dernek bile kurmuş olabilirler zannımca. KO-RE-SA-BA-GÖL-İK-DER… "Koyu renk saçları balyaj veya gölgeye ikna etme derneği" BİR-AR-GE-BA-YA-DER… "Bir ara gelin de bakım yapalım derneği" BİR-AR-U-SA-KA-KE-DER… "Bir ara uğra da sana kat keselim derneği" Eminim hepsi bu derneklere gizli gizli üye olup,müşterinin saçları nasıl eyvah çığlığına dönüştürülür konusunda ve müşteriyi etkisiz hale getirip ona istemediği şeyleri kabul ettirme konusunda,sıkı çalışmalar içindeler. Son derece moralli girdiğiniz salondan,öyle mutsuz ve hüzünlü ayrılırsınız ki.. Adam sizi değiştirmek için o kadar dil döker,bir de arkasına aldığı dernekleriyle bunu öyle güzel başarır ki,demek ki çok çirkinmişim,bu kadar değiştirmek istediklerine göre….diye ağlaya ağlaya kuaförden evinizin yolunu tutarsınız..
Ha bir de üstüne para vererek! Föncünüzün ya da yıkamacınızın bahşişini unutmadınız,değil mi? (Tüm kuaför okurları,kuaför yakınlarını,kuaför eşlerini buradan tenzih ederek,bu yazıya mizah gözüyle bakmalarını temenni ederim..)
Dippas sos=Bu yazıda kullanılan görsel malzemeler tamamen rastgele seçilmiş olup hiç bir kişi ya da kurumsal kimliği hedef alma amacı taşımamaktadır.
(Tuliş...sakız çiğnerken de düşünebilen kadın)