sağtık

AILE ALBUMLERI

Ajda Pekkan demiş ki; " Kilo alırım ,vücudum bozulur korkusuyla,hamile kalamadım.." Yine Ajda’lı bir başka haber; " Onbeş kedisiyle,Anavutköy’deki eski evine taşındı…" İyi ki de hamile kalmamışsınız Ajda Hanım. Çocuk sahibi olmak için yapılan,belki de sırf annelik tatmak için yapılan ve anne olduktan sonra boşanılıp,çocuğu hayatta sahip olabileceği en önemli şeyden mahrum yaşamaya mecbur eden, o bencil ,o güncel,o moda evlilik sahteciliğinin içine girmemişsiniz iyi ki.Şimdi sizin de,aile mefhumundan yoksun,kimbilir kaç yaşında,kimbilir hangi magazin playboyu ile ya da magazin güzeli ile yaşadığı aşktan dolayı gündeme gelecek bir oğlunuz ya da kızınız olacaktı belki de. Ha o evlat gibi sahip çıktığınız sokak kedileri,ha sokak kedileri gibi aile bilincinden yoksun yetiştireceğiniz evladınız.İkisi arasında pek bir fark olmayacaktı nasıl olsa! Vücudu bozulacak diye kendisini annelikten (veya hasbelkader doğurduysa)şöhretinden olmamak uğruna çocuğunu gerçek bir aileden mahrum edecek bir düşünce yapısına sahipsiniz çünkü.Yazının biraz aşağılarında adı geçen pek çok meslekdaşınız gibi... Demet Akalın açıkladı; "Eşimle çocuk meselesi yüzünden ayrıldık ama dostuz.Çocuk yapmak istemiyorum,benim için sanatım(!) her şeyden daha önemli..." Bakın bir kesim vatandaşın özendiği,bayıldığı hayatı yaşayan meşhurlara,starlara…Sezen Aksu,Seda Sayan,Türkan Şoray,Oya Aydoğan,Yıldız Tilbe,Yeşim Salkım,Hande Yener,Muazzez Abacı,Nükhet Duru ve daha hatırlamadıklarım.Hepsi zamanında yaptıkları evliliklerden birer çocuk sahibi.Hepsinin evladını Allah bağışlasın. Hepsinin ortak özellikleri var. Ünlü annelerin çocukları bunlar.Ünlü ve eşinden ayrı…Ünlü ve artık bir aile sahibi olmayan. Babalarını çoğumuz bilmiyor,tanımıyoruz ancak iyi gelir sahibi,kariyer sahibi adamlar olduklarını işitiyoruz ordan buradan.Çocuğun maddi geleceğini güvenceye almak lazım tabii!! Herkesin kendi hayatı,kendi özeli,kimseyi ilgilendirmez,demeyin.İlgilendirmez diye düşünselerdi,doğumhanelere muhabir,boşandıkları adliyelerin önüne magazin kamerası çağırmaz,ya da bu tip manşetlik açıklamalarda bulunmazlardı.Sen her şeyi milletin gözüne gözüne sok,sonra da "Benim özelimden size ne?" deyip çık.Senin özelinse gazetelerde ne işin var,röportaj vermezsin,olur biter. Şimdi bu noktada,bir gazete manşeti daha alıyorum buraya; Tolga Çevik(Hani Avrupa yakasının Sacit’i…Organize İşler’in Superman oğlanı) demiş ki; "Ailem için gerekirse her şeyden vazgeçer,limon satarım." Buyur burdan yak! Yine aileyi metafor alıp,ucuzundan reklam sana! Halka demagoji yapacaksan,ya aileyi ya Atatürk"ü kullan,olsun bitsin! Niye vazgeçiyorsun ki kardeşim,ikisini birarada yürütemiyor musun?Sen o aileyi kurduğunda da ünlüydün,şöhret sonradan gelmedi ki sana.Ailen,halk senin ne kadar süper biri olduğunu düşünsün diye, bu kadar rahat kullanabileceğin bir aksesuar mıdır?Durup dururken sana aileni bırakır mısın? diye mi sordular da bu açıklamayı yapmaya lüzum gördün? Bizim Anadolumuzda,ailesi için hapislerde yatan,ailesi için kaçakçılık yapıp mayınlarda ölen,ailesi için yaban ellerde üç kuruşa işçilik,boğaz tokluğuna amelelik yapanlar var,sen limon satmaktan sözediyorsun. Beyefendinin hayattaki en zor ve örnek gösterilebilecek türde fedakarlık olarak algıladığı tek meslek bu herhalde.Limonculuk! Şak şak şak...bravo sana.Bak bunu bile bir kaç kişiden alkış almak için yapmıyor musun? Alkışın olmayacak ve sen limon satacaksın ha? Senin aklına limon sıkarız biz,Türk seyircisi aptal ve saftirik ya,ne versen,yerler! Ver coşkuyu,ver coşkuyu! Aile nedir? Aile her şeydir. Aile,hayatta insanın sahip olabileceği tüm değerlerin bir arada bulunabileceği,tek yerdir. Aile kavramından uzak yaşayan insanların,hayata bakışları,hayat karşısında duruşları,genelde problemlidir,hırçın ve agresiftir,kimse bunun tersini iddia edemez. Hayatta her şeyin sahibi olabilir insan.Bir gün çok zengin olabilir.Bir gün çok ünlü olabilir.Bir gün o çok istediği müdürlüğü,yöneticiliği,yüksek kariyeri hiç ummadığı anda hayatının içinde bulabilir. Alkışlar,bravolar,pahalı giysiler,nezih semtlerde,site içinde,havuzlu,korumalı lüks evler,beş yıldızlı tatiller,yardımcılar,asistanlar içinde yaşayabilir insan,pek te hoş olur doğrusu,kimse hayır demez.Urfa’da Oxford vardı da biz mi gitmedik,hesabı,bize bunları sundular da biz hayır mı dedik? Yoooo! Ama ya sunarlarsa? Herşeyden vazgeçebilir misiniz? Bunları yaşamak uğruna... Hayatta en sevdiğiniz üç dört kişi ile akşam sofrasına oturmak,birbirinin gözlerinde hoşgörü,şefkat,birbirinin dilinde derdine derman, birbirinin sesinde hastalığına şifa bulmaktan vazgeçebilir misiniz? Hafta sonları,eşimle dolaşırken, yürüyüş yaparken ,eşofman giymiş,elele tutuşmuş neşe ile yan yana ,hayata karşı elele ve omuz omuza yürüyen,orta yaşı hayli geçmiş, çifleri görürüm. Saçlarında saygı uyandıran beyazlar,birbirlerinin elleri veya kollarına dolanmış ellerde,koskoca bir ömrün kahverengi lekeleri,göz çevrelerinde yıllarca atılmış kahkahaların,yıllarca akmış gözyaşlarının izleri çizgilerle.Denizin kokusunu beraberce çekerler içlerine,ya da ormanın.Beraber durup bakarlar uzaktan geçen bir yunus sürüsüne ya da ne konuştuklarını duyamadan biri diğerine uzaktaki bir şeyi gösterir heyecanla. Yağmurdan kaçarlar birbirlerine siper olarak veya güneşten korurlar birbirlerini,gölgeye çekerek. Bazen hoş senaryolar yazarım onlar hakkında, "Şunların dışarıda okuyan bir oğulları varmış,bu ötekilerin kızıyla damadı her hafta sonu ziyarete gelirmiş,şu çiftin torunları dönüşte simit getirin diye tembihlemişler…Bu tarafta balık tutan çiftin belki hiç çocuğu olamamış ama huzuru birbirlerinde bulmuşlar..." "Allahım",derim,"Dünyada,evdeki huzurdan daha güzel bir şey yok.Bize de böyle yaşlanmayı nasip et,başka bir şey istemem." Beraber yaşlanacağın bir insan lazım hayatta.Beraber albümlere bakabileceğin. Hatırlamadığın bir fotoğrafın tarihini ya da yerini sana hatırlatabilecek kadar ortak yaşanmış olmalı o hayat. Aynı evlada sinirlenip,aynı evladın sevinciyle kabarmalı göğsünüz.Aynı kişilere anne,baba,abi,teyze diyebilmelisiniz. Sevdiğin ve beraber yaşlandığın o insana,baba ya da anne diyecek o evlat lazım sonra.Haftada bir kez bile olsa,o evladın sevdiği yemekleri hazırlayıp,kapının çalmasını beklemek lazım. Sokak kedilerini eve aldığın zaman,o kedilerden bile şikayet edebilecek mızmız da olsa,bir hayat arkadaşı lazım. Beraber çektirilmiş onlarca,yüzlerce fotoğrafı,yanyanayken bile hasretle seyredebilmek lazım. Bir insanla,albümlere bakarken ne kadar çok şey konuşabiliyorsanız ve ne kadar süre aynı albüme sıkılmadan bakabiliyorsanız, tamamdır. Aile budur.! Bu kadar basit ve bu kadar değerli bir şey. Hayatta sahip olabileceğin en değerli ama en değerli şey. Hayatta keşkelerin en acısıdır bir aileden kendi isteğinle mahrum olmak. Hayatta yaşanamayanların en kendisini hissettirenidir. Bu akşam ailenizle sofraya oturduğunuzda, önce,onların gözlerine ya olmasalardı,diye bir kez daha bakın.Sonra beraberce eski albümlere… Damağınızda kalan tadı,başka bir şeye değişebilir misiniz? (Tuliş...sakız çiğnerken de düşünebilen kadın...)