sağtık

DIZI DIZI INCIYIM

Dizi filmlere göre sosyal hayatını ayarlayanlardan mısınız?

Hani belli saatte belli diziler var diye misafir kabul etmeyen...

Veya o gün asla dışarı çıkmayıp çıt çıt çedene şarkısı eşliğinde çekirdek + çay +mendil üçlüsü ile beyazcama yapışanlardan?

Kapıyı çalana düşman,telefon edene gıcık oluyorsunuz bir de üstüne üstlük öyle mi?
Aaah..ki ah! Ne şanslısınız,öyleyse,bir bilseniz.

Hiç değilse tek bir tane yerli diziye bile  konsantre olup da gerçekten inanarak seyredenlerden olamadım hiç.
  
Çatır çatır dört sene radyo ve televizyon programcılığı okumuş bir diplomalı ekran cadısı olduğumdan,benimle beraber kim dizi izlese,o günden sonra önünde iki seçeneği oluyor tercih edebileceği.
Ya benden nefret edecek…
ya da o güne kadar izlediği diziden.

Elimde değil,mesleki bir hastalık işte,izlediğim ve senaryosu olan her şeye ya teknik ya dramatik kurgu ya da sahne ve devamlılık açısından bir kulp buluyorum.
 Dizi sonlanmadan ya tv kapatılıyor,ya da bana bir defol git kahvesi pişiriliyor reklam arasında.
(Aslında bunun adı sktir kahvesidir ya ,neyse)

Gıcıklıkta da inciyiz ya,o dizileri izleyen eş dosta o dakikaları istemeden zehir edeceğiz ya çene bu durmuyor.
Tekniğine takmasak,bu kez de görünen şeyler dürtüklüyor beni,neden neden neden diye…
Tüm yerli dizileri aynı kıt görüşlü kişi yazıyormuş gibi geliyor bana..İspatı da aşağıda.

*Neden tüm ağalı konaklı eski yeni şehirli köylü yerli dizilerdeki esas kızların saçları maşa dalgası?Yurdum genelinde böyle bir toplum kuralı falan mı var?

*Neden ,tüm hamile kalmış esas kızlar,hamileliklerini esas oğlandan saklarlar?.Çıkıp da esas oğlana çatır çatır ben hamileyim aşkım diyebilen bir esas kız gördünüz mü?


*Hem neden bu ağalı konaklı yerli dizilerdeki hanım ağalar başlarındaki örtüyü hep aynı biçimde bağlıyorlar?
Neden hepsi aynı biçim ve aynı tür?
Kötü kalpli hanım ağa olmanın raconu bu örtüyü bağlama biçimi ile mi alakalı,hı?


*Kötülük demişken…neden dizilerdeki kötüler hep zengindir?
Fakir ve kötü olmak suç mudur benim ülkemde?
Neden tüm iyiler hep fakirdir?

*Neden narkozdan uyanan ya da boğulmaktan kurtarılan kadın kahramanın bile dudaklarındaki o aynı renklerdeki ışıltılı parlatıcı hiç eksik olmaz?
Yoksa senaryo okuyanların hepsinde ortak olarak dudak ışıldaması rahatsızlığı mı baş gösteriyor?
Bu da mı bir meslek sorunsalıdır?

*Neden hep dizilerdeki imaj yenilemiş,bambaşka olup çıkmış kadın kahramanlar, yeni imajlarını gösterirken hep dubleks evin merdivenlerinden inerler?
Neden dosdoğru odanın kapısını açıp ta çıkmazlar onu bekleyenlerin karşısına?


*Hem neden dizilerdeki esas kızlar hiç kumaş pantolonla gezmezler?Neden hepsi sözleşmişçesine tek parça elbise ve altına babet ayakkabı giyerler?


*Neden dizilerdeki esas kızların hepsi put gibi soğuk,mesafeli ve iticidir?
Gülüp de kıkırdayan kızlardan esas kız olmaz mıdır?Onlar eğlenilecek kızlardan mıdır?

*Neden bu dizilerdeki erkek kahramanların hemen hemen hepsini Polat Alemdar’a dublaj yapan adam konuşmaktadır?
Güzel yurdumda bu beylere sesini verecek başka erkek mi yoktur?

*Neden dizilerdeki tüm hamileler karın bölgesindeki yastık dışında hiçbir yerlerinden kilo almazlar ve neden doğum yaptıktan bir gün sonra hopidik hopidik gezer tozarlar?
Dizi setlerinde gebelik ve lohusalık kuralları farklı mı işlemektedir?

*Neden hep dizilerde yalnız kalmak isteyen hep deniz kenarında tek başına yürür?
Oralarda kapkaççı,tinerci olmaz mı?
Hatunlar gecenin bir vakti fondaki acıklı veya romantik müzik eşliğinde oralarda gezmekten korkmazlar mı?

*Neden hep dizilerde yemek pişirme hazırlığındaki kadın oyuncu hep salonun ortasındaki masada patates soyar?
Başka yemek bilmezler de ondan mı?

E peki öyleyse,neden hep akşam yemeği sahnesinde o soyulan patatesler hiç yer almaz  ama hep on beş kişilik salata,yirmi kişilik yaprak sarma,otuz kişilik köfte falan yer alır masanın üzerinde?
Ve de iki üç kişilik kahvaltı sofrasında,set ekibini doyurabilecekten de fazla salam,kaşar,sosis,ekmek,peynir,domates,salatalık vardır?
Prodüksüyonun zenginliği bilinçaltı reklamı olarak mı verilmek istenmektedir?

*Neden hep dizilerde pirinç ayıklanır?
Artık günümüzde ayıklanacak ve içinden taş çıkan pirinç mi kalmıştır?

* Neden hep dizilerde canı sıkkın olan tabağındaki yemeği çatalın ucunda döndürüp döndürüp öylece durur?
Üzgün insanların iştahının kesilmesi kararı bakanlar kurulu kararıyla resmi gazetede mi yer almıştır?

*Neden hep namaz kılan kişiyi gösterdikleri sahnede o namaz kılan hep son rekatın selamlarını verip kalmaktadır?Kameralar girdi diye namazını yarım mı kesmektedir?

*Neden hep duymaması gerekenleri duyacak olan kahraman,taa kaç metre ötedeki kişilerin konuşmalarını tüm ayrıntılarıyla duyabilmektedir?
Onların kulaklarında özel radarlar mı vardır?

 *Neden hep duyması gereken şeyleri bile yanı başında konuşulduğu halde duyamazlar?
O zaman o radarlara ne olmaktadır?

*Neden hep kötülerin arabaları siyahtır?Neden hiçbir kötü karakter beyaz,mavi,kiremit veya kırmızı arabayla gezmez?

*Neden hep ezilen kadın kahramanın yanı başında hep ona akıl veren,kahramanımızın istediği gibi bağırıp çağırıp her türlü eziyeti yaptığı halde hiç küsmeyen bir kız arkadaşı vardır?

 *Neden hep gerektiği anda ve tam zamanında oradan bir taksi geçmektedir? Kahraman taksiyi TAKSİİİİ demeden durduramamaktadır?

*Neden kötüleri çıplak yumruğuyla haklayan silahsız kahraman,hiç ama hiç ,hakladığı kişinin silahını almak gibi bir kurnazlık yapmaz ve yoluna kan revan içinde yumruklarıyla devam eder?

*Neden kahramanın anasız veya babasız çocuğu ile yakiinen ilgilenen sevgilisi tam da çocukla iyi ilişkiler içinde bıcır bıcır vakit geçirirken,bizim asıl kahraman tam da o anda kapı önünden geçmekte olup onları o halde görür ve de etkilenir? Böyle kapıya yaslanıp,onları huşu içinde izlemeler falan?


*Neden her dizinin mutlaka bir ameliyat ya da yoğun bakım sahnesi vardır?
Sağlık bakanlığının diziler üzerinde bir baskısı sonucu mudur bu?

*O hastanelerdeki doktor ve hemşireler neden hep iyilik meleği gibi uzuuuunnn ve ayrıntılı bilgiler verirken hiç sıkılmazlar,hiç hasta yakınını başından savmazlar?

*Neden hep kötü haber alan kahramanın o sırada elinde ya çay tepsisi,ya da alışveriş torbası vardır ve kötü haberi alır almaz bunlar yere atılır?

*Neden hep kabusların en feci yerinde kahraman yataktan kıçını akrep ısırmış gibi fırlayarak uyanır?Biz neden kabuslardan öyle uyanamıyoruz?

*Neden hep herhangi bir dizi kahramanının flashback yani geçmişi hatırlama sahnesinde,kahraman kendisini dışarıdan kamera gözüyle görür?
Yani seyircinin TVden izlediği şekilde?Oysa o kişinin gözüyle tekrardan çekim yapılmış olması gerekmez mi?

Tamam..tamam..liste daha çoook uzar ama benim de dizim başladı arkadaşlar ben kaçar..Niye mi?

Bu yazıyı yazarken Kurtlar Vadisi'nin jenerik müziğini duyuyorum,az sonra diyor.
Gideyim de "Bu dizide yaşayan her canlı ,mutlak bir gün ölümü tadacaktır" yazısını jeneriğe hala koymamışlar mı bir bakayım.

Eşim ya dizi başlamadan git uyu,ya da dizi bitene kadar sus,dedi.

UMUT DABAK
Sessizce Polat Alemdar dublajımı dinlerim ben de.

E,alışkanlık yaptı,yakında kocam bu sesle konuşmuyor diye boşanma davası açabilirim…

(Dublaj sanatçısı=Umut Tabak.
Adamın Türkiye sınırları içinde seslendirmediği esas oğlan kalmadı,paraya para demiyor şerefsizim.Diyorsa bile en kral sesiyle diyordur)




4 yorum:

  1. Her ne kadar bir Kurtlar Vadisi fanı olsam da yazdıklarına katılmamam mümkün değil..bu kadar çok gözlemi nasıl biriktirebildin,inanamıyorum sana..Yeni yazılarını dört gözle bekliyorum..eline sağlık..

    YanıtlaSil
  2. Canım harika bi yazı ya beğeniyle okuyorum bu yazıyı harcıyorsun kendini sen ya

    YanıtlaSil
  3. harikasın annecim.seni çok seviyorum

    YanıtlaSil
  4. çok sevdiğim bir yazıdır bu hep okurum.

    YanıtlaSil