sağtık

KIZMA PATRON!

(18/05/2007'DE YAZILDI)
*Hayatta hiç patronum olmadı,diyenlerden misiniz?Hadi canım!...Siz öyle zannedin...
Bu yazı tam da sizi anlatıyor o halde...
İstediğiniz kadar inkar edin,hayatınızda defalarca patron krizi yaşamışsınızdır! Küçükken,ya annemiz ya babamız ya hırçın bir ağabeyimiz ya cadaloz bir ablamız,hiç birisi olmadıysa,mahallenin bu işe soyunmuş tek kaşı havada veleti,mutlaka patronluk taslamıştır,üzerimizde.Üstelik de,o patronluk taslayanların her birinin,başka bir yerde,başka patronları olmuştur.O çocuğun,o ağabeyin,o ablanın,o annenin,o babanın da mutlaka,borusunun ötmediği ve başka birisine "Buyur patron" tavırları sergilediği bir yerler olmuştur.Anlaşıldı ki,hayatımız boyunca,ne patronlardan,ne patronluk taslayanlardan,ne de gücümüzün yettiğine patronluk yapmaktan asla kurtulamayacağız. Bu patronlu yaşam modellerini,keyfimizin istediği kumaştan kesip te kendi bedenimize göre de giyemiyoruz,üstüne üstlük. Kocamız,nişanlımız,yöneticimiz,bindiğimiz taksinin şoförü,gittiğimiz davetin ev sahipleri,gezdiğimiz müzenin görevlisi,yemek yediğimiz lokantanın şef garsonu,uçağın pilotu,hostesi,öğretmenimiz,okul müdürümüz….yerine ve zamanına göre değişen,ama sürekli bir yerlerde karşımıza çıkan patronlarımız var. Tamam,bordrolu bir çalışan olmayabilirsiniz. Ama mutlaka,ya kocadan,ya kocanın ailesinden,ya çocuğunuzdan,ya babanızdan,ya annenizden,mutlaka ama mutlaka zamanında patronluk taslama muamelesine maruz kalmışsınızdır. Anne olmanın en güzel yanı,bastırılmış patronluk heveslerimizi,çocuğumuz üzerinde kullanabilme imkanı sunmasıdır belki?Çocukken,ne olmak istediğimiz sorulsa,yüzde doksan ,öğretmen deriz.Niye?Patron olmanın ve birilerini yönetme eğiliminin en bilinçaltı sızma halidir,üstelik te kutsal bir kılıf içinde sunulur bize. Büyüyüp bir an önce evlenmek isteriz,annemizden arakladığımız patronluk raconlarını kendi çocuğumuza uygulamak için.Patron olmak,güzeldir çünkü.Gücümüzün yetmediği şeye özenmek te normal.. Nikahlarda bağırırız,ayağına bas,ayağınaaaaa! Ayağa basmakla patron olunsa,hatta bunun dozunu da basma şiddeti belirleseydi, ortopedi klinikleri, her nikah töreni sonrası, ,kapısında gelinlik ve damatlıkla acı içinde inleyen hastalarla dolup taşardı.Birbirlerine zıt zıt bakan dünürler de cabası. Araştırmalar göstermiş ki,çalışanlarıyla ast-üst ilişkisi içindeki patronlara nazaran,çalışanlarıyla dostane ilişkiler içinde bir iş ortamı yürüten patronlar,daha çok seviliyor.Ve yine araştırmalar göstermiş ki,dostane ilişkiler kuran patronların iş yerleri,daha az kazanç elde ediyor ve daha kötü yönetiliyor.O halde,profesyonel iş yaşamında,lanet patronları oynayacağız ki kazançlı bir iş yerimiz olsun.Yoksa dostane,yani Burhan Altıntop gibi çalışanlarla yumruk misali kenetlenmiş bir patron olunca,işin suyu çıkıyor,iş yerini su basıyor. Demek ki neymiş,dostunu ve iş yerini birbirine karıştırmayacakmışsın.Yoksa,iş yeri gümleyiverirmiş. Ulus olarak da,pek severiz patronları çekiştirmeyi,arkalarından eleştiri bombaları patlatmayı.Ama usul usul ve gizli gizli,içten içe,onlardan duyacağımız her güzel söz,her aferin,her olumlu gülümseme,mutlu da eder bizi.Bir anda,canım patronum oluverirler bazen. Ulus olarak ayrıca,büyük patronları eleştirmeyi de pek sevmek gibi bir ortak illetimiz vardır.Yöneticileri çekiştirir,devlet başkanlarını topa koyar,meclisin aldığı tüm kararları,orasından burasından,yoğurup yoğurup,kafamıza göre şekil veririz.Hele hele kadın olarak,yırtınıp dururuz meclise yeterli sayıda kadın temsilci alınmıyor,listelerde kadın adaylar üst sıralarda yer almıyor diye.Neden?Bu toplumun erkek egemen ve erkek patron anlayışıyla yönetildiğine dair bir anayasa maddesi var mı?Nedir engelleyen bizleri;KADIN olarak bir parti kurup,tüm bölgelerdeki tüm listeleri, eğitimli, sağlam ve aydın kadın adaylardan oluşturmamamız için?PembeParti…Kulağa nasıl geliyor? ANAPARTİ..hepimiz analık içgüdülerine sahibiz nasıl olsa?Tamam işte,partimizin isim adayları da belirlendi.Fena mı olur,Milli Eğitim Bakanlığında,kadın okul emekçilerini,Sağlık Bakanlığında,kadın doktorları,hemşireleri ve doktor kapısında beklemenin tüm eziyetlerini bilenleri,Adalet Bakanlığında kadın hukukçularımızı ve kadın mağdurlarımızı,bakan veya milletvekili olarak görmek? Ha,bir de, bir takım patronlar tarafından,Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevi, nedense hep kadınlara veriliyor,değil mi?Sanki kadının aklı,aileden başka bir şeye ermezmiş gibi.Al,sana bir tutam bal,yapış ta kal,misali…"Onore ederken,alttan alttan küçümseme";ancak bu kadar başarılı biçimde kamufle edilebilir! Aman yapma etme,bu ülke bir kadın başbakan gördü,neler oldu,demeyin.Bu ülke,ona bakarsanız,nice erkek başbakanların ellerinde de neler gördü ama erkek parti başkanlarının kredileri nedense hep sonsuz gibi görünüyor! Neden sadece ama sadece kadınların patron olduğu,sadece kadınların,meclisten bir kararı geçirebileceği,sadece kadınların oylarıyla anayasanın değiştirilebileceği bir sistem düşünemiyoruz?Neden hala,2007 nin Türkiye’sinde,tüm üyeleri ve tüm adayları kadın olan bir partimiz yok? Patron baskısından sıkılan ne yapar?Kendi kendimin patronu olacağım diye,kendine iş kurmaz mı?Beğenmiyorsak patronlarımızı,ne bekliyoruz kendi partimizin patronu olmak için hala? Söyleyeyim efendim,korkuyoruz! Kadın olarak,eşlerimize,sevgililerimize,babalarımıza danışıp da onay alamayacağımız,yani görünmeyen patronlarımıza fikir bazında kabul ettiremeyeceğimiz kararları almaktan korkuyoruz.Ne demiştim,yazının bir yerinde?İçten içe,patronlardan aferinler duymaya bayılıyoruz,değil mi?İşte sorunun cevabı…Böyle bir girişimde,onlardan aferin alamayacağımızı bildiğimiz için korkuyoruz.Evet ve maalesef,Mustafa Kemal'in aydın kadınları olarak korkuyoruz,uyuyoruz,uyutuluyoruz.Seçme ve seçilme hakkımızın sadece birinci kısmıyla ilgilenmeye odaklandırılmış halde,uyutuluyoruz. Hayatlarımızı patronlu yaşam modellerine göre kesip biçmeye,ya da bizden önce birilerinin kesip biçtiği patronlu modelleri kullanmaya o kadar alışmışız ki,hazır yaşam modellerinin birini kendimize uydurup,yaşayıp gidiyoruz.Sallayıp başımızı,alamıyoruz hayal ettiğimiz maaşımızı. Patronunuz kızmadan,yazıyı oylayın bakalım..Ne diyorsunuz,bu konuda?ANAPARTİ ye sıcak bakıyor musunuz?Alalım mı patronlarımızın ellerinden,kocaman aferinlerimizi? Not=Bu yazıyı okuduktan sonra da,hayır,benim hayatımda hiç patronum olmadı,diyebilenlerdenseniz,bu geveze,önünüzde saygıyla eğilir efendim.Size patron diyebilir miyim? (Tuliş...sakız çiğnerken de düşünebilen kadın)

2 yorum:

  1. Sevgili Tuliş,harika bir yazi olmus.Tam bir kadindan ,tam bir yazi.Bence tam olmasa da kadinlar fikirleriyle one cikmak zorundalar.Beni inciten bir konuyu belirteyim. Inaniyorum ki bu konuda da cok hos seyler yazacaksin.Insan dunyasi simdi de 100"une maske takip-ismine mi deseydim?-dunyayi dolastigini saniyor.MASKE adli tiyatro oyunu denemem var.;bunu isliyorum.Ikinci oyunla birlestirerek-MELEKLER CIPLAKTIR- kadin dunyasina deginiyorum. Kimsenin umurunda degil tabii.Patronlarin izni olmaz ki...Siir, kitap okumak yerine gereksiz sohbet-dedikodu-yapmak daha lezzetli! Bence insanlar isimlerini saklamadan da cesitli curetkarliklar gosterebilmeli.Internetin faydasi daha da gercekci olur ve hayatimiz sanalliktan kurtulur.Katilmak istemeyen dostlarimiz da belki kadin kuruluslarinda daha gercekci calismalara imza atarlar.Bana yansimayan o kadar cok gulucugum oldu ki.......... ............................................................................ Dostca kal.Gulucugun hic solmasin 100"unden.

    YanıtlaSil
  2. BENİM DE PATRONLARIM OLDU HAYATTA.HEMDE TAM ANLATTIĞIN ŞEKİLDE,HAYATTA PATRONLARDAN VE TASLAYANLARDAN KURTULMAK ÇOK ZOR SAHİDENDE.
    SEVGİLİ TULİŞ DERİM Kİ KADIN KENDİSİ İSTERSE HERŞEYİN PATRONU OLABİLİR,HEM DE EN BAŞTA KENDİ HAYATININ.AMA NEDENSE TOPLUM BASKISI BUNA İZİN VERMİYOR,BİZ AMA O BASKIYA İZİN VERİYORUZ.
    SENİN ANAPARTİNİN DESTEKÇİSİYİM,ANINDA YÜZ KADIN TOPLARIM SANA,İSTEN Mİ?

    YanıtlaSil