sağtık

AH BİR İHTİYARLASAM. NELER YAPACAĞIM!!!

Ben bu yaşlılık dönemine, ikinci sosyalleşme dönemi diyorum.İlki,okula başladıktan sonra ,yedili yaşlardan itibaren oluşur ya hani... Otuzlu yaşlarımın ortalarını devirmiş bulunuyorum.İki sene sonra kırk yaşımda olacağım,yaşarsam.Hala daha,boş zamanlarımda ,kalkıp iki derneğe üye olmanın,arkadaşlarla daha fazla zaman geçirmenin,grup aktivitelerine katılmanın falan planlarını yapar dururum ancak deyim yerindeyse kıçımı toparlayıp da bunları gerçekleştirebilmiş değilim daha.Ancak umudumu da hepten yitirmiş değilim,hatta on yıl sonra tüm bu sosyalleşme çabalarımın tümünün gerçekleşeceğine yürekten inanıyorum. Benim bir üst katımda,apartmanın en üst katında ve benim bir alt katımda, hali hazırda oturmakta olan,ellisini devirmiş,torunlarını görmüş ama daha eleğini duvara asmamak için yırtınan komşularım sayesinde,bu inancım.Ve de ,apartmana girip çıkarken,dersten veya alışverişten dönerken rastladığım,O’nların çevresi sayesinde! Bu teyzelerimin,ne romatizma,ne kalp ne şeker,ne tansiyon falan dinledikleri var.Sokakta,markette,pazarda,yürüyüşte devamlı bunları bir muhabbet kuşu ordusu şeklinde,giyinmiş kuşanmış gezmelere giderken görüyorum ve fena halde kıskanıyorum.Amma velakin -Fatma Hanım teyzeciğim nasılsın,Emine hanım teyzeciğim merhaba,falan diye hal hatır sormaya kalk da bak ne kadar hastalığı var zavallının.Gece hiç uyuyamamıştır tansiyondan,midesi rahatsızdır,şekeri yükselmiştir ilaçlarla duruyordur,bacakları ağrıyordur yürümekte zorlanıyordur falan.Bir dokun bin ah işit,kıvamında anlatır durur. Sonra hayırlı günler diler,yoluna devam edersin.Ama şöyle bir dön de bak ardına,gideceği yere senden daha hızlı yürümüyorsa namerdim.E hani hastaydın be teyzem?Nazar değmesin diye mi anlattın bunları yoksa?! Ev partileri mi dersin,toplaşıp birinin hastanedeki yakınına ziyarete gitmeler mi dersin,kar kış demeden Pazar arabasıyla çamurlu yollarda bata çıka topluca alışverişlere gitmek mi dersin,yine toplaşıp falanca semtte yeni açılan hastaneyi görmek amacıyla sağlık karnelerini alarak iki üç vasıta değiştirerek sağlık turlarına çıkmalar mı dersin,kutsal gecelerde birinin evinde toplanıp kuran okumalar mı dersin,birbirlerine yatılı kalıp (belki de pijama partisi düzenliyorlardır,olamaz mı?) sabah kahvaltısı için fırına yürümeler mi dersin,yaz gelince bilmem hangi şehirdeki oğlunun kızının yanına seyahate gitmeler mi,yoksa topluca cami gezileri turlarına katılmalar mı? Bu kadar ikinci bahar enerjisi sadece bizim yurdum insanına has falan da zannetmeyin. Eşim turizmcidir,anlatır sık sık yabancı insan hallerini,ben de pek bir hevesle dinlerim.Her anlattığı malzemedir bana çünkü. O altmış yaş üzeri Avrupalı turistin,bir haftalık İstanbul turunda katıldıkları gezi ve yürüyüş maratonunu anlatır ki ben onun saydıklarını değil bir haftada,bir ayda tamamlasam bile ,en az on gün bacak ve sırt ağrısından yataklarda sürünürüm.Bununla mı yetiniyorlar sandınız,elbette ki hayır,bu zengin Avrupalı İstanbul maratonunu bitirdikten sonra bir de kalkıp yok Kapadokya,yok Pamukkale,yok Efes yok Truva yok Nemrut turlarına falan katılıyor,bir hafta da oralarda taban tepiyorlar. Sabah kalkış yedi…Akşam en erken yine yedi veya sekizde otele dönüş. Varın bunlardaki enerjiyi siz hesap edin. En son Efes’i gezmeye kalkıştığımızda,çoluk çocuk dilimiz iki metre dışarı sarkmış halde,yarısını gezip yarısını da “ internetten gezeriz bişey olmaz” diyerekten, arabalarımıza kendimizi zor atmıştık şişmiş ayaklar pişmiş kafalarımızla. Mesela hep hacı olmak isterim ama televizyonlarda falan gördükçe o mahşer kalabalığı içindeki hengameyi,bir korku alır içimi vazgeçerdim,yok ben yapamam diye.O sıcakta o kadar yol o kadar tur o kadar yürüyüş o kadar aktivite ve o kadar rekat namaz,benim bünye kaldırmaz. Ama şimdi bu hayalimi gerçekleştirmek için,kendi ikinci baharımı bekliyorum umutla.Hele bir devireyim elli beşi altmışı,o zaman tüm bu kıskançlıkla izlediğim yaşlı aktivitelerine ben de dahil olacağım çünkü ,biliyorum. Niye? Çünkü zamanım azalacak,ölüme daha çok yaklaşacağım,azraille bir kovalamacanın içine gireceğim,kendimi genç olduğuma,enerjik olduğuma inandıracağım ve böylece ölüm bana yaklaşamayacak. Hmmm…bu daha çok genç,kıpır kıpır geziyor,bunun vakti gelmemiş,diyecek. Hayattan, içimde kalan her şeyi gerçekleştirip öyle ayrılmak için ne mümkünse yapacağım,kendim gibi arkadaşlar bularak.Başbaşa verip ağrılarımızı,sızılarımızı anlatacağız fısır fısır birbirimize ama sonra yaşlanıyor muyum ne diye korkup,bunların üzerine gideceğiz.Gençken kaçtığımız her şeyi yiyeceğiz,gençken kaçtığımız her yere gireceğiz,yaşlıyız ya kim bize naapsın! İkinci baharımı ve ikinci sosyalleşme dönemimi iple çekiyorum.Ah bir büyüsem de şu saydıklarımı yapsam…! (Tuliş…sakız çiğnerken de düşünebilen kadın)

1 yorum:

  1. Benim anneannemi anlatmışsın Tuliş yemin ederim.Bir çevresi vardır inanamazsın,hepsi de altın kızlar,bize toplaşıp gelirler,evde oturacak yer kalmaz.Benim arkadaşım yok onun kadar evimize gelen.Allah ömür versin bir ölse,cenazesinde en az yüz tane sırf arkadaş kadrosu yer alır.Biz de inşallah yaşlanınca onlar gibi oluruz,insan kızıyor ama özeniyor da ha.

    YanıtlaSil