sağtık

HEPİMİZ DİJİTALİZ.

Dün gece yatmak üzere yatağıma yerleşmişken ve tüm hane halkı derin uykudayken,aklıma bir konu takıldı.Bunu sabaha hatırlamayabilirdim,kalkıp not almam veya üşenmeyip bir güzel yazmam gerekiyordu.Ama bilgisayarı kapatalı çok olmuştu ve açılmasını beklerken o arada gidip fırından ekmek alabileceğiniz,eve dönüp kahvaltı sofrasını kurabileceğiniz,yatsı namazını sünnetiyle beraber kılacabileceğiniz,sevdiğiniz bir arkadaşınızla telefonda uzunca bir sohbet yapabileceğiniz ya da kuaförde saçlarınıza fön falan yaptırabileceğiniz kadar uzunca bir süreyi size hediye eden ağır bir bilgisarayım vardı,açılmasını beklemektense tüm yukarıdakileri yapmayı tercih edebileceğimden,ancak bütün bunları yapabileceğim bir saat dilimi içinde olmadığımdan,sabaha yazarım diye,vazgeçip uyumayı denedim. Sabah olunca ilk aklıma gelen şey,neden gece kalkıp yazmadığımdı.Çoğunu unutmuştum işte.İyi bir yazar olamayacaktım.Satırlar kendi kendine geldiğinde,kalkıp onları belgelemem gerekirdi.Ne diye klavye ile yazmaya takmıştım ki?Ana karnından klavye ile mi doğdum? Sonra kendi gerçeğimden kendim ürktüm. El yazısı ile yazmaktan nefret ediyordum! Oysa güzeldir de yazım. Bir arkadaşım yıllar önce ilk kez ehliyet alıp da arabasına biz arkadaşlarını doldurduğunda, -Bir öğrenseniz,inanın yürümekten daha kolay,demişti.Onu hatırladım. Kendi el yazımı unutmuşum!Klavye de,kalem kağıttan daha kolaydı! Kalemi kağıdın üzerinde dolaştırarak,bileğini hareket ettirerek, G’lerin kuyruklarını kıvırmaktan,Ğ’nin üzerine,Ü’lere,Ö’lere şapka,nokta falan koymaktan daha kolaydı sahiden de. Üstelik de üniversitede kafamıza vura vura daktilo öğretirlerken (Hala şimdiki İetişim Fakültelerinde bu ders var mıdır acaba?Sanmıyorum,nasılsa bilgisayardan hallediyor onlar da her bir şeyi) ne diye bu zor şeyi öğrenmek zorunda olduğumuza söylenir dururduk.Bir gün bizi bu hale getireceğini tahmin bile etmeden. El yazısını unutmak! Kafamızda yedek hafıza kartları yok ki,beyne format atarken hafızayı koruma imkanı bulalım! İlköğretime böyle bir zorunluluk getirilmişti sahi.Acaba devam ediyor mu? "Gelişmiş ülkelerin aydın insanlarının yazılarını el yazısıyla yazdığı" idi,gerekçesi de.Bildiğimiz şu bitişik eğik yazı,falan dedikleri şey.Yani kitap yazısı ile yazmaktan da öte. Bırakın el yazısını,kitap harfleriyle yazmaktan bile üşenir olduk toplumca.Eşime el yazını hatırlıyor musun,diye sorduğumda,sahiden de hatırlamakta güçlük çekti.Gün içinde kalem kağıdı o kadar az kullanıyoruz ki. Zaman içinde,Windows dedikleri şey sahiden de gerçek ev pencerelerinin yerini alacak.Artık pencerelerden kafalarımızı bile çıkarmadan,eş dost ziyaretlerini Windows maillerden,günlük haberleri,dünyayı, favori açılış sayfamızdan,kutlamalarımızı,acılarımızı,sevinçlerimizi mail kutumuzdan,anlık haberleşme programlarımızdan halleder olduk. Bir kez gittiğiniz bir evin yerini unutmazsınız ama bir gün bilgisayarsız kalsak ve bir daha hiçbir şekilde mail kutumuza ulaşamasak,tüm eş dostla bağlantıyı kopartacağız,çoğunun evine bile gitmiyoruz artık. Ya da cep telefonlarımız çalınsa ,kaybolsa,ne kimsenin doğum gününü,ne kimsenin ev,iş,cep telefonunu hatırlayabileceğiz!Yine kopacak dünyayla tüm bağlantımız. Kendi cep numarasını ilk sorulduğunda şıp diye söyleyiveren var mı mesela?Neredeyse onu bile unutacak kadar başka hafızalara,yapay belleklere güvenir olduk. Kaç kişi fotoğraflarını bilgisayarında tutmak yerine gerçek fotoğrafçıda bastırıp,albümlerde saklıyor?Fotoğraf yırtan var mı mesela hala?Geri dönüşüm kutusuna yolla ,tamam! Hatta o kadar zamansızız ki,ben mesela,mail kutuma dolmuş power point sunularından hiç birini açmaya tahammül edemez oldum. Mailin ekli dosyasını tıklayıp yüklenmesini beklemek,sonra o on,bilemedin yirmi saniye sürecek sunuyu izlemek bile zaman kaybı geliyor bana.Niye? Cevaplanacak maillerim,okunacak gezilecek sitelerim,paylaşılacak yazılarım var. Yakındır,çocukların adları değişecek,bakın söylemedi demeyin. Sevilaylar mesela,Pikselay olacak. Ayhan’ların,yerini Baythanlar alacak. Nüketlerin yerine Autocad’ler, Ersincanların yerine EmesenCan’lar,Oğulcan’lar yerine Gogılcan’lar falan dolduracak ilkokul sıralarını. -Öğretmenim annemle babam facebookta tanışmışlar,o yüzden benim adımı Face-Su koymuşlar.Erkek kardeşim olursa onun adı da Fevzi Bok olacak! -Benim adım babamın mesleğinden esinlenmiş örtmenim!Babam Osman’ın host şirketi var,benim adımı da Host-man koymuşlar o yüzden. -Örtminim,ben bir mesaj sayesinde babama müjde edilmişim annem tarafından,hamileyken.O yüzden adım Esemes-gül! Hadi bakalım,alın elinize kağıt kalemi,yeni doğacak yavrularınıza ya da onlardan olacak torunlarınıza koyulması olası isimleri bir listeleyin bakalım,çağın trendini önce siz yakalamış olmak adına.Haa,ama unutmayın,bunu ,kendi geçmişinize ve el yazısından karakter analızi yapan o kadim psikiyatrlara son bir saygı duruşu olarak,kendi el yazınızla yapmayı ihmal etmeyin! (Tuliş…sakız çiğnerken de düşünebilen kadın) (NOT=Bu yazı yazıldığı zaman,henüz twitter yoktu,facebook yayılmamıştı.Bu yazıdan çooook sonra insanlar,dijital kadın ve erkek isimleri esprileri üretmeye başladılar,heey gidi hey,telif haklarımın peşine düşsem,şimdi zengindim vay anasını)

Hiç yorum yok: