sağtık

Bİ YARDIM ETSENİZ MEHMET ALİ BEEEYY

Birisi çıksın dur desin artık. Neden Türkiye’de her şeyin ama her şeyin cılkı çıkıyor?Neden her güzel şeyin tekrarıyla,taklidiyle kopyasıyla imitasyonuyla suyunu çıkarana kadar uğraşılıp ondan sonra millete fenalıklar getirtmeden,birileri yeter artık diye feryat etmeden de bu gidişat bir türlü durdurulamıyor? Bu yurdum insanının genetik yapısında olan bir eğilim midir yoksa tüm dünyada bu böyle midir bilemiyorum. Yıllardan beri televizyon dünyası her dönem ayrı bir sululuğun içinde kendi yarattığı girdaba kapılıp halkı yani raiting kaynağını,yani kendi bindiği dalı da o girdabın içine çekip durdu. Akla dumur ev içi kameralar,akla dumur evlilik yarışmaları,akla dumur otomobile el yapıştırıp dört tekerli bir materyal için günlerce şuurunu yitirircesine güneş altında kertenkele misali öylece durmalar,akla dumur fare yutmalar,yılanla aynı kafese girmeler,akla dumur tüm aileni bir stüdyoda toplaştırıp onların önünde yok efendim abuk subuk jonglör marifetleri sergilemeler,yine akla dumur bir adada dünyada binlerce insan binlerce ciddi ve faydalı işle uğraşırken düşman takımı yenmek için Robinson hayatı yaşamalar… Bitti mi? Şimdi yine ekranlarda hiçbir bilgi ve beceri birikimine sahip olmayan insanları bir stüdyoda bir araya getirip,fonda acıklı ve dramatik bir müzik çalarken,o paraya niye ihtiyacı olduğunu yarışma moderatörüne,sunucusuna anlatıp onu ikna etme çabalarıyla ve pazarlıkla(yani hiçbir şey bilmesen de ben sana şu kadar para veriyim sen git,şeklindeki bir pazarlıkla,)gençleri,çocukları hiçbir meziyetin olmasa da kamera önünde raitingsin,birkaç kuruş illa ki kazanırsın,düşüncesini aşılayarak yetiştirme derdinde olan yarışmalar dönemi başladı. Ne güzeldi bir zamanlar Kim 500 Bin İster yarışması,hala devam eden Pasaparola…yarışmacı ne biliyorsa,bilgisini satıp para kazanıyordu. Oysa şimdi,finaldeki soruyu bile bilemeyeceğini anlayıp,zaten hasbelkader finale çıkmış yarışmacı,sunucunun hayat görüşüne uymayan bir laf etti diye o sunucu tarafından azarlanıyor,niye gülüyorsun ya da niye heyecanlanıyorsun diye sözde sunucunun sözlü aşağılamasına maruz kalıyor. Bir yarışmacı yine aynı sunucu tarafından ,kayınvalidesine bazen anne,bazen de Lemoş şeklinde hitap etti diye azarlanırken,yarışmacı kalkıp da “Kardeşim size ne,benim ailemle aramdaki hitap şeklidir,siz işinize bakın,sorunuzu sorun” demeyip,sunucunun suyuna gideyim de bari şu kadarcık para kazanayım diye kıvırtıp duruyor.Bir başka yarışmacı yine sunucunun isteği üzerine tekvandocu olduğunu ispatlamak zorundaymış gibi kalkıp yarışmada kullanılan şans toplarını hostesin eline dikip onu tekmelemeyi kabul ediyor.Ötekisi,sunucu sordu diye tüm özelini yani ne kadar paraya ne kadar ihtiyacı olduğunu gözlerinden yaşlar akıta akıta kameralara anlatıyor. Sunucu bazen final sorusunu beğenmeyip, -Ben bu soruyu yerim! Diye,bitirim mahalle delikanlısı havalarında soru zarfını cart curt yırtıp,yarışmacıya kasada birikenin yüzde bilmem kaçını gönlünden kopmuş gibi hediye(!) ediyor. Başka bir kanalda yine her bir yarışmacı,gizli ünlünün kim olduğunu bulmak ve büyük ödülü almak için geldiği yarışmada,fondaki ses tarafından niye paraya ihtiyacı olduğu konusunda seyirciye açıklama yapılarak tanıtılıyor. Öteki tarafta PopStar Alaturka gibi yine akla ziyan bir isim altında bir yarışma yapılmakta ki bu sene bilmem kaçıncı sezonunu yapıyor.(Bir kere alaturka söylüyorlarsa niye POP star başlığıyla yarışma adı verilmiş bilen yok.) Yani bunlar aslında pop starlar ama bu yarışmada alaturka dalında mı yarışıyorlar,yoksa bunlar aslında popcorn gibi bir anlık patlayıp sönecekler de, isim ordan mı geliyor?Yani yarışmacıya gelecekten bir şey beklememeleri için ironi olsun diye mi bu ad verilmiş programa onu da bilen yok. Yine onun benzerleri,Hayalin İçin Söyle,Bir Dilek Tut,vs…vs… Yarışmacılar şarkılarını söyleyip puanlarını alıp gitseler ya!Yok ya,olur mu öyle şey,yine fonda acıklı bir müzikle,yarışmacının özel(en azından bize göre onun özeli,yani bizi ilgilendirmeyen) hayatı didik didik ettirilip,hatta bazıları pek saaaayııın jüri tarafından,sözde dobralık adına,yalancılıkla suçlanıyor.Yani sesi güzel olan değil,en acıklı hikayeyi en inandırıcı olarak anlatan kazansın! İyi de o zaman niye zavallılara bangır bangır şarkı söyletiyorsunuz? Herkes hikayesini anlatsın,oylama yapılsın.Her hafta başkasına gitsin ödül o zaman? İşin korkunç yanı,bu yarışmalara katılıp da gururu ya da insanlık onuru ayaklar altına alınıyor diye yarışmadan çekilen,dava açan,olay çıkartan da yok.Demek ki yurdum insanında artık geri dönüşü çok zor bir onur deformasyonu var. Ben paramı alıp giderim,nasılsa iki gün sonra beni kimse hatırlamaz! Yeter artık. İçim bulanıyor. İhtiyacı olana "maymunluk et,canımız isterse bu parayı veririz,"muamelesinden tiksiniyorum. Birisi durdursun artık bu formatları. Passaparola için Metin Uca ve ekibine,Kim 500 Bin İster hayranı ve tutkunu olarak da yarışmanın yapımcılarına hem teşekkür hem de birsürü şey etmek istiyorum aman işte anlamışsınızdır. TV dilenciliği meslek haline gelecek yoksa! (Tuliş...sakız çiğnerken de düşünebilen kadın)

Hiç yorum yok: