sağtık

CARETTA CARETTALARIN İZİNDE,İZTUZU PLAJINDAYIM

Marmaris''e gidilir de,Dalyan'a uğramadan dönülür mü?

Dalyan- Marmaris arası,otomobil ile bir buçuk saat kadar...

Marmaris'ten Dalyan turu yapan tekneler de kalkıyorlar ancak onlar

İztuzu plajını karadan görme şansınızı elinizden aldıkları gibi,karayolu boyunca görebileceğiniz nefis orman manzaralı yolu,harikulade nar bahçeleriyle bezeli manzarayı ve caretta caretta kurtarma alanındaki yaralı veya yumurtadan yeni çıkmış yavruları görme şansınızı da yok ediyorlar.Kıyıya yakın demirledikleriyle kalıyorlar.

O nedenle biz,bir buçuk saatlik yolu göze alıp,karayolunu tercih ettik.

Herkese tavsiyem,güzergahınızı karayolundan seçin,yukarıda saydığım şeyleri,tekne turu ile görme ve keşfetme şansınız yok.

Marmaris Fethiye karayolunda,sağdan Dalyan-İztuzu yol ayrımına girdikten hemen sonra,yol boyunca mini mini köyler,bahçeleri nar ağaçlarıyla dolu olarak sizi sıra sıra selamlıyor.

Köyler arasında da ülkemizin en nefis narlarının yetiştiği nar bahçeleri var.Yol boyunca nar suyu içebileceğiniz bir kaç mola verebilirsiniz.Nar dikili olmayan yerlerde ise yeri göğü portakal ağaçları besliyor. Etrafa yayılan çam ve portakal kokularını hayal edin lüften.

Sazlık bir alandan geçtikten sonra ise İztuzu plajı tabelaları size yolu gösteriyor. İztuzu Plajı, Dalyan'a 12 km. uzaklıkta. Kumsal, Köyceğiz Gölü'ne denize bağlayan kanalın ağzından başlayarak 5 bin 400 metre boyunca uzanıyor.

Tabiatı Koruma Alanı ilan edilen sahil Caretta Caretta 'ların yumurtalarını bıraktığı yer. Bir tarafı tatlı su, diğeri Akdeniz olan kumsalın benzeri dünyada çok azmış. Suyun akma hızına ve yönüne bağlı olarak Dalyanağzı bölümünde kumlar sürekli yer değiştiriyormuş.

İztuzu Plajı'nda kumsalın uzunluğu kumların hareketi ile farklılık gösteriyor ama ortalama 5-6 kilometre kadar uçsuz bucaksız ve eni geniş bir kumsal. Dünyada doğallıgını koruyan ikinci plaj olma ödülüne de sahip Iztuzu, belki de bu özelliği yüzünden Caretta caretta'ların onca kilometre gelip yumurta bıraktıkları ender yerlerden birisi. Kumlar altın rengi ve incecik.

YOK BÖYLE BİR PLAJ

Deniz ise inanamayacağınız kadar berrak...Deniz tabanı yumuşacık kum.Kıyıda,sığ yerlerde biraz hareket ettiğinizde,dipteki kumlar hemen kalkarak suya karışıyor.

Suyun derinleşmesi için denizin içinde hayli yürümeniz gerek.

Çeşme Ilıca plajını görmüşseniz,bu deniz onun bir ikizi diyebilirim.Tek farkı deniz tabanı burda Ilıca'dakinden birazcık daha koyu renkli o kadar.

Sağınızda upuzun bir kumsal,solunuzda,ormanlık örtüsüyle denize inen yemyeşil bir tepe.Önünüzde içilecek berraklıkta bir deniz,arkanızda tatlı su gölü.

Bu çok özel plajda,caretta carettaları nerede nasıl görürüm derken-ki onların insan varken kıyıya çıkmadıklarını biliyoruz,üstelik Nisan gibi geliyorlarmış-içeride denizden biraz uzak ağaçlık alanda,Muğla

Üniversitesinin konuşlandığı barakaları gördük. Burda gönüllü veterinerler,plajdan topladıkları,yumurtadan çıkmakta geçikmiş yavruları,yaralanmış ve insan vahşeti nedeniyle ciddi hasar almış su kaplumbağalarını rehabilite ederek,iyileştikten sonra tekrar denize salıyorlar.

Balık ağlarına takıldıkları için denizciler tarafından kafasına sopayla vurulup yara almış,kolu misinaya takılıp kopmuş,yine bacağı motora takılarak kopmuş veya sırtındaki bağa tabakası motor pervanesi yüzünen oldukça derin sıyrılmış tedaviye muhtaç su kaplumbağaları şefkatle iyileştiriliyor.

Üstelik ne dışarıdan ne de devletten özel bir para yardımı almadan.

Gezip dolaşanların isterlerse yardım edebilecekleri bir kumbaraları var,kimseden bir kuruş rica etmiyorlar,girişte bilet kesmiyorlar,para istemiyorlar,üstelik de ne sorarsanız uzun uzun anlatıp canı gönülden sizi bilgilendiriyorlar.

YAVRULARI DA GÖRDÜK NASIL DA GÜZELLER

Gönüllü akademik personel,çadırlarda yatıp kalkarak,karavana pişirerek,kendi konforlarından fedakarlık etmiş ve bu canlılara adeta kendilerini adamışlar. Yumurtadan gece karanlığında çıkıp denize ulaşması gereken yüz kadar uykucu yavru caretta,sabah güneş doğduktan sonra çıkınca,veterinerler tarafından toplanıp,özel havuzlarda korunmaya alınmışlar.

Bir süre sonra yine gece vakti denize bırakılacaklar.Gündüz çıktıklarında,kuşlara,tilkilere ve domuzlara yem oluyorlar çünkü.

Caretta caretta yavrusu da gördük hiç hesapta yokken ve hepsini elime alıp teker teker sevmek istedim...

İnanamayacağınız kadar sevimliler çünkü.Çok da tembeller,yüzmeye mecalleri yok,nasıl kumu aşıp denize ulaşacaklardı o tembellikle kimbilir..

Plajda,hiç bir tesis,kalacak yer vs.yok. Sadece belediyenin işlettiği bir büfe var,içecek ve atıştırmalık yiyecekler satılıyor,fiyatlar oldukça ucuz. İsteyenler için şezlong şemsiye de kiralanabiliyor ama biz o incecik altın kumların üzerine uzanmayı tercih ettik. Şemsiye ise asla kullanmadığımız bir şey,ailece güneşe tapanlar mezhebine dahil olduğumuzdan :))

Duş,tuvalet ve ilkyardım kabini de var.

Sürekli olarak ambulans da bulunuyor.

Denizden çıkmayı hiç istemedik,üstelik deniz eylül ayında bile duş suyu sıcaklığında idi.

Akşam güneş batarken,hiç istemeye istemeye plajdan ayrıldık.

Gitmeden,kumsala bizden bir iz bırakmak istedik,on saniye içinde dalgalarla silineceğini bile bile.Resimdeki kum üzerine yazılı harfler,silinmeden hemen önce tarafımdan ebedileştirildi.

Tepeyi tırmanırken,durup son kez bu harikulade manzaraya baktık.

Zaman kısıtlıydı,dönmek şarttı. Seneye bir daha görüşmek umuduyla,Dalyan'a doğru yola devam ettik...

Hiç yorum yok: