sağtık

CENNETTEN BİR KÖŞE…YOK YOK CENNETİN KENDİSİ

Uzun ve sıkıcı yolculuğun sonundayız. Solumuz orman ve dağ,sağımızda aşağılarda ormanın içinden, Marmaris'in ışıkları... Ve nihayet vuslat. Neredeyse arabayı durdurup,yeri öpeceğiz. Allahım,uzun yola çıkmaya ikna olduğum için kendimi mi vurayım,aracı sağa çektirip beni bu kabusu yaşamaya ikna edebilmiş eşimin gırtlağına mı çökeyim. Tabii zırt pırt durup yok çişim geldi,yok sigara içeceğim,yok çay istiyorum,yok ayaklarımı gerdireceğim diye mola verdirirsen,yol uzar,zaman geçer böyle inin cinin oynamadığı karanlığa kalırsın. Saat olmuş onbir buçuk ve işte Marmarisin rakım ve nüfus bilgilerini gösteren tabela... Öyle yorgunum ki,varır varmaz bavulları fırlatıp uyuyacağım... Şehrin içinde (şehir diyorum öyle büyük ki çünkü) kalacağımız yeri ararken de bir onbeş dakika oyalanıyoruz. Etrafa bakmaya başlıyorum. Saat onikiye geliyor ama,herkes sokakta. Caddeler,sokaklar ışıl ışıl. Evler az katlı,bakımlı,yapılar modern,arkada dağlar,orman,bir tarafta deniz. Camı açıyoruz,içeriye insan cıvıltısı,ılık deniz kokusu ve yapıların yüzde ellisinin bahçesinde var olan begonvil kokuları. Herkes sokakta sanırsın. Ferah geniş caddeler,palmiyeler,ışıl ışıl tabelalarıyla bildiğin tanıdığın markaların vitrinleri. Sokakta insan ne kadar çoksa,ondan da çok motorsikletli var. İlçe demeye şahit ister,resmen kocaman bir kent.Hiç varoşu,gecekondusu,bakımsız yeri olmayan bir Avrupa kıyı kenti. Kalacağımız yere iner inmez önce restoranda acil bir akşam yemeği yiyip,yol yorgunluğunu atıyoruz. Hani varır varmaz uyuyacaktım? Yok,vazgeçtik,kumsal boyunca sıralı palmiyelerin ardından göz kırpan tekne ışıklarıyla,Marina,Kordon caddesi bizi çağırıyor. AŞIK OLDUM Gecenin o vaktinde keşif gezisine çıkıyoruz. Ben aşık oldum! Evet hayatımda ilk defa,bir yerleşim yerine,görür görmez aşık oldum. İstanbul'dan başka hiç bir yerde yaşayamam sanıyordum. İstanbul'dan başka kente aşık olamam sanıyordum. O gece ,ihaneti yaşadım. O gece,İstanbul'u unutup,başka bir yere aşık oldum. Ertesi sabahki gezi rotamız İçmeler beldesi idi. Allah Marmaris'i yaratırken,doğayı öyle bir bezemiş ki,her yere seyir terasları koymuş,her yerine kumsal koymuş,her yerine koy,orman,yeşillik koymuş. Seyir teraslarında durup,canımız çıkıp parmaklarımız yorgun düşene kadar fotoğraf çektik. İçmeler'in kumsalı çok özel bir kum,ayağımıza elimize bulaştıktan sonra,kumu silkelesek de,sapsarı bir sim bırakıyor vücutta. Denizi masmavi ama çok koyu renk.Çünkü deniz tabanı o ince kumdan nasibini almamış.Kayalar,iri taş parçaları ve biraz daha açıkta yosun var. Ama aldığınız nefes,ciğerlerin en ücra köşelerini bile dolanıp,taaaa bağırsaklarınıza kadar ulaşabiliyor.Öyle bir çam havası,öyle tatlı bir deniz meltemi. Geceleri nasıl cıvıl cıvıl olduğunu,sahil boyunca uzanan cafe bar ve restoranlardan anlayabiliyoruz. GECELER...KATRAN KARASI GECELER... İçmeler'in gecesini yaşamadık ama zaten Marmaris geceleri başka yerin gece hayatını aratmayacak kadar hareketli,cıvıltılı ve ışık ışık ışık ışık ışık...her yer ışık..her yer kalabalık ama her yer sakin. Nasıl desem,öyle alaturka bangır bangır müzik çalan yer yok,yanyana dizilmiş restoranlardan kulağını tırmalarcasına gelen Demet Akalın,Serdar Ortaç müzikleri yok..Bülent Ersoy gırtlaklı alaturka şarkıcılardan dışarıya yayılan kulak katili şarkı sesi yok...Publar,barlar,cafe bistrolar,balık restoranları,yanyana dizili ,heryer tıka basa turist dolu,ama rahatsız edici hiç bir ses yok.Her işletme kendi müziğini çalıyor ancak yoldan geçeni rahatsız edecek hiç bir ses yok. Mağazalar,dükkanlar,her yer geç saatlere kadar açık,her yer hareketli,her yer ışık,her yer,hayat,her yer yaşam dolu. Marina yakınındaki kordon caddesi boyunca dizili bu barlar restoranlar haricinde,ayrıca bir de İçmeler mevkine giderken Atatürk cd.ile İsmet İnönü cd. boyunca sıralanmış otel ve işletmelerin önündeki kumsal boyunca dizilmiş barlar ve restoranlar var.Yine aynı cıvıltı,yine aynı ışıl ışıl insanı içine çeken sakin bir hareketlilik,sakin bir kalabalık ve sakin bir curcuna... Yolları işgal etmiş motorsikletlilere dikkat etmezseniz,her an ya onlardan birisi sizi ezer ya da siz aracınızla onlardan birine çarpabilirsiniz. Fiyatlara gelince,elbette ki turistik bir yer olması nedeniyle,diğer yerlerden biraz yüksek.Bir küçük pet şişe su bir lira mesela.Mc Donalds,Burger King gibi fiks fiyat uygulayan marka fast foodlarda bile,menü fiyatları,diğer yerlerden daha pahalı. Değmez mi? Değer elbette...son damlasına kadar hem de. Turunç,Armutalan,Kumlubük,Gökova,Sedir adası...gezilecek yeri öyle çok ki. Hele bir Dalyan maceramız var,gördüğüm an Allahım aklıma sahip çık dedim...o da başka bir yazıda inşallah. Eşime,iyi ki ikna ettin,iyi ki beni buraya getirdin diyerek zırt pırt teşekkür öpücüğü kondurdum,aslında teşekkür bahane tabii,amaç onu on dakikada bir öpmekti,bu da aramızda kalsın. Marmaris... İkinci aşkım... Seni seviyorum ve her yaz seni görmeye geleceğimize söz veriyorum. (Fotoğraf1:Marmaris merkezindeki plaj fotoğraf2:İçmeler Fotoğraf3:Marmaris Marina)

Hiç yorum yok: