sağtık

EYVAH MUTFAKTA ERKEK VAR

 





-Kadın beyni,erkek beyninden 1500 gram daha ağırmış...
 -Peki kadın beyni kaç grammış?
-1500!!!


Adamcağız beynine darbe alarak hastaneye kaldırılır.
Eş,dost hastaneye doluşur.
Doktor,kapıda bekleşen yakınlarına döner

-Beyefendiye acil beyin nakli yapacağız ama bu iş çok zahmetlidir,der..

Akrabalar,paranın sorun olmadığını,ne gerekiyorsa yapılmasını söylerler.
Doktor

-O halde derhal bir beyin bulmanız gerekiyor,der.

-E peki nerden ,nasıl bulacağız?

-Size bir adres vereceğim..orası beyin bağış bankası…ordan bulabilirsiniz….yalnız…

-Yalnız,ne?
-Erkek beyni olsun diyorsanız,o çok pahalıya gelir…ben derim ki kadın beyni alıp gelin..Onlar çok ucuz olduğundan daha kolay bulursunuz..

Akrabalar yüz yüze bakışır.


İçlerinde erkek olanlar,bıyık altından sırıtır…Kadın akrabalar bu işe bozulur.

 Beyin bankasına gidilir,beyin bulunur,getirilir.

Doktor sorar -Kadın beyni mi ,erkek beyni mi?
-Tabii ki erkek beyni…pahalı ise vardır bir hikmeti,değil mi doktor bey?Biz de o yüzden erkek beyni bulup getirdik.
Artık kadınlar da anlasınlar erkek beyninin ne kadar değerli olduğunu.Yoksa bu kadar pahalıya satılır mıydı?...

diye cevaplar erkek akrabalar.

-Aslında o yüzden değil,der doktor…’’Pahalı olma sebebi başka’’…

Bu kez şaşırma sırası erkeklerdedir.Doktor devam eder

-Kadın beyni çok kullanılmış oluyor genelde..o yüzden ucuz..

Erkek beyni ise,neredeyse sahibinden sıfır diyebilirim.Yani hiç kullanılmamış oluyor da…Ondan pahalı!!!

 ERKEK BEYNİNE DERİN DİKİZ

Ee..kadın olmak zor.
Kadınların kendisi de zordur vesselam.
Kadın olmak mı daha zor,kadınlar mı desem,işin içinden pek çıkılacak gibi görünmüyor.
 Tüm kadınlar (a),tüm erkekler(b) şıkkını seçecektir.

Ne yazık ki,bir şeyin oluşum aşaması ne kadar zorsa,o şeye sahip olma ve ondan faydalanma işi de ona oranla zorlaşıyor,beyler!

Petrol olmak zordur.Ya da ipek olmak.Ya da elmas.

Oluşum süreci bu kadar zor olduğu için ona sahip olup onu idare edebilmek de zorlaşıyor haliyle.

Kadın olmak ne kadar meşakkatliyse,ona sahip olmak ve idare etmek de en az onun kadar karmaşık olmalıdır.

Hiç kullanılmamış bir beyine sahip olmak kadar kolay değil bu iş!


Kadınlar,erkeğin yaptığı ve yapabildiğini iddia ettiği her şeyi ,aynı şartlar ve fırsatlar sunulduğunda,çok kolay yapabilmektedir.

Futbol da oynarız,uçak da kullanırız,kalp ameliyatı da yaparız,maden işçisi de oluruz.

 Ama erkekler?

Hadi sokun bakalım erkeğinizi mutfağa.

En basit,en kolay sınavdan kaç alacaklar?

Yok... öyle ,flört aşamasındaki birer gecelik akşam yemeği davetlerinde döktürdükleri meziyetlerden falan söz etmeyin bana.

Şarküteriler sağolsun,şimdi her ev yemeğinin hazırını bulup da ,bak canım senin için kadınbudu köfte,amerikan salata,bademli tavuk ve tiramisu hazırladım,demek kolay..

MUTFAĞA ERKEK GİRMESİ eşittir ZÜCCACİYEYE FİL GİRMESİ

Onu evlendikten sonra,en beklemediği anda,en hazırlıksız anında,canım omlet çekti diye sokuverin mutfağa.

Doğru tavayı bulmak için en az iki tencere ve üç tava,mutfak tezgahında bekletilirken,daha yumurtalar çırpılmadan,o ocağı yakar.

Eh,ısınma amaçlı ise bir şey diyemezsin tabii ama onunki tamamen israf amaçlıdır.

Koordinasyon yetersizliği!

Sonra yumurtaları kırmak için derin bir kap arayışına başlar ki,sanırsınız mutfakta kılıç kalkan ekibi " Anadolu Ateşi" ni yakmış.

Sorun çözümüne doğru adımda başlama,sıfır!

Yumurtaları kol kaslarının gücüne hayran olabileceğiniz bir haşinlikte,birbirine tokuşturuşu da fotoğraflayıp başucunuza asmak isteyeceğiniz ayrı bir törendir.

-Aşkım ne arıyorsun sen masanın altında?

-Ya..yumurtanın beyazı fırladı gitti de..şey..sırf sarısıyla da olur …di mi?

Kaynakları doğru değerlendirme ve bilinçli kullanma,sıfır!!


Sonra o yumurtalı ellerle çekmeceler açılır.İçinden en az on dakikalik bir tangırtı sonrasında,nihayet çırpma teli ararken bulunmuş olan tahta kaşık çıkartılır ve teli bulamadığı için onunla çırpmasında bir sakınca olup olmadığı sorunsalı başlar.

Sorunları doğru araçlarla çözebilme,başarısız.!

Yumurtaların çırpılma anında,mümkünse etrafta pek dolanmayın.

Yok,çiğ yumurta cildime ve saçlarıma iyi gelir derseniz,o sizin bileceğiniz iş.
Eğer bu çırpma anında kabın içinde oluşmuş girdaba düşmediyseniz,o an ıslıkla çalmakta olduğu parçalara istek bile yapabilirsiniz

"Seni ben Ellerin(vıcık vıcık) olsun Diye mi sevdim? Her şeyimi(tüm mutfak hijyenimi) (bir omlet) Uğruna ben Boş yere mi verdim?"

Bu sırada,mutfak perdelerinizin,başıboş yanmakta olan ocak yüzünden tutuşup tutuşmadığını sık sık kontrol edin.

Kısıtlı şartlar altında hedefe ulaşabilme,sıfır!

Adamın ruhu zenginse,omletin "içindekiler" yazan kısmı da zengin olacaktır.

İçine,kaşar,salam,maydanoz,baharat falan eklemek isteyecektir.

Beşer dakikalık rende vs… arama çalışmalarından sonra,lütfen dua edin ki aşçınızın içine,buzdolabında tesadüfen gördüğü tüm yeşillikleri omlete koyacağım diye bir ilham falan gelmesin.

-Aşkııııııımmm?

-Ordadıııır!İyice bak!

-Ne,ordadır?

-Yahu işte neyi arıyorsan,ordadır..

-İyi de ben bulamıyorum ama maydonozla yeşil soğanı.. (Takır,tukur,şangır,şungur)

-Aa..buldum hayatım..Bak buradaymış..İkisi de.

Tanrım..şimdi ona bulduğu şeylerin pırasa ve roka olduklarını açıklamalı mı,açıklamamalı mı?

Neyse en azından,portakal rendeli veya patates kabuklu omlet yemekten iyidir.

Doğru kaynaklara yönelebilme sıfır!

O,ıslığıyla," Yumurtanın sarısı,yere düştü yarısı…" şarkısını çalarken,siz de niye yumurtanın kulpu yok,bu akşam bu mutfağı temizleyeceğim,gözlerime uyku yok,kısmını mırıldanabilirsiniz.

Rokalı,prasalı,kaşarlı,salamlı ve vanilyalı çırpılmış yumurtaları,sağ salim,kızgın tavaya boca etme anına kadar hayatta kalabilmişse,yani siz onu,en sevdiği kravatıyla hala boğmamışsanız,ne kadar sabırlı ve eşsiz bir yaratık olduğunuzu düşünüp övünebilirsiniz.
Tabii az sonra hakikaten 'siz kalmayı planlamıyorsanız!

Tavadan çıkacak cossssss..sesine komşular koşup gelirse,eşinizin banyoda duş aldığını ve seslerin az sonra kesileceğini söyleyip gönderin. Ama işin içine duman da girmişse,artık yalanınızı süslemek size kalıyor.

(Ben üzerine konserve mısır dökerek süsleyin derim..)

Eşiniz mutfaktan,Kadeş savaşından dönmüş muzaffer Ramses edasıyla çıktığı anda da,gerçek savaş meydanına sessizce girin.

Tezgahın altından,o reklamına kanıp aldığınız her lekeyi anında uçuran, pırıl pırıl parlatan mutfak jelinizi çıkartın.

Tezgah bezinizin üzerine bolca dökün. Sonra,banyoda ellerini yıkamakta olan eşinizin yanına gidin ve bezi onun boynuna dolayarak,olanca gücünüzle sıkın.

Bayılınca,mutfağa sürükleyin… Gerisini sizin hayal gücünüze bırakıyorum çünkü benim tavsiyelerim Ceza Hukuku kapsamına girebilecek,tasarlanmış cürümlerdir.

Az bir ceza isteyenler tavanın sapını,karnına saplayarak tavanın üzerine düştü diyebilirler.

Fakat adamı fena halde seviyorsanız,ilk aşkım,son aşkım falan diyorsanız,size tek bir öneride bulunabilirim. 

BETER OLUN! Yada İngilizcesi ile BETTER olun…Yani Allah daha iyi etsin,ne diyeyim.


Dippas sos:Yazıyı okuyan beyler diyecek ki,bunun beyinsel faaliyetle ne alakası var..Bu tamamen tecrübe işi.
Yok ya?…

Madem tecrübe işi,ne diye o halde zavallı kadıncağıza direksiyon öğretirken,kendi yıllanmış tecrübenizi onun beş dakikalık direksiyon tecrübesiyle bir tutup bağıra çağıra,otobanda saatte doksanla gazlayıp gitmesini bekliyorsunuz?
Bıraksanıza tecrübe kazansın!

Madem tecrübe işi ne diye o halde daha ilk anneliğini yaşayan kadıncağıza,sustur şunu,ağlatma şunu,vay bu çocuk niye hastalandı,niye bakamıyorsun,dırdırları yapıyorsunuz?
Bıraksanıza tecrübe kazansın?

Annenizle yaşamayı yıllardır tecrübe etmiş kendiniz gibi olmasını ve annenizi idare etmesini,onunla iyi geçinme yollarını şıp diye bulmasını istiyorsunuz.?
Bıraksanıza tecrübe kazansın.



1 yorum:

  1. hahahahaha....muhahahaha...zuhahahah....ben bir erkek olduğum halde hiç ama hiç inkar etmiyorum ve tamamen kendimi görür gibi oluyorum o anlatılan mutfakta...ama ossuuuunn...beynim sıfır..hem de sahibinden...muhahahahahah...

    YanıtlaSil