sağtık

80'LERDE NELERİ KİMLERİ DİNLEDİK?

 





Seksenler deyince pek çok kişinin ilk aklına gelecek kişi Laura Branigan’dır bundan eminim.
“Self Control” seksenlere damgasını vuran en önemli parçadır diyebilirim.

Bu gün bile hala aynı zevkle dinleyebildiğim ender seksen şarkılarından birisidir. Seksenlerde Türkiye’de özgün arabesk,özgün müzik ve protest müzikte bir patlama da yaşanmıştır.
Fakat bu türlerin hiç birisini dinlemediğim için hakkında fazla fikir sahibi değilim. Laura 

Branigan’dan sonra ikinci sırayı kollektif hafızamıza kazınmış MODERN TALKING alır.

You’re my heart,you’re my soul,You can win if you want,Atlantis is calling,Geronimo’s cadillac,Brohter Loui ,Cherry Cherry Lady…
Opus ve Life is Life şarkısı.
Europa’dan Final Countdown…
Flashdance filmi ve What a feeling diye başlayan şarkısı...
Duran Duran,Culture Club ve Boy George…
Alhpaville'in Big in Japan ile dansedilen okul çayları.
George Michael ve Careless Whispers.
 Bad Boys Blue ve You're a woman Im a man...
CC catch ve cause you are young...
Technotronic’ ten Pump up the jam...
A-Ha ve Take on me....
Top Gun filmi ve Tom Cruise...filmin Take my breath away müziğiyle dansedilirdi okul çaylarında falan...
 Money for nothing ile dillere dolanan Dire Straits....

Telli Turna ile Türkçe müzikte çıkış yapan Yeni Türkü..
Ve bir efsanenin doğuşu MICHAEL JACKSON...
Bu adamın müzik markette plağını ararken posterinde zenci olduğunu gördüğümde yaşadığım şok...
Boat on the river ile STYX
Falco ve bağıra çağıra söylediği hepimizi ağlatan Jeanny...
Telephone mama ve i like chopin ile Gazebo...
Phil Collins,janet Jackson,Lionel Richie ,Iron Maiden,Quenn,Bryan Adams... Stevie Wonder,Cyndi Lauper Depeche Mode ,Frankie Goes to Hollywood…

 Ve yine bir efsanenin,Madonna’nın doğuşu da biz 80 gençlerinin adım adım takip ettiği bir başka fenomendi.Sarı kısa saçları,kalın yay kaşları,kırmızı rujuyla izlediğim ilk kliplerini unutamam.Papa don’t preach ve Like a Virgin…La isla Bonita…

Bütün bunlar kasetçalarlarda dinlenirdi.Sevilen sanatçıların Poster’lerini gençlerin odalarının duvarlarına yapıştırmaları,dönemin sanki yazılı kurallarından birisiydi.

Odası olup da duvarında posteri olmayan şehirli genç tanımıyorum.

Kim Wilde çok güzel fotoğraf verirdi ve Cindy Louper…en çok bu ikisinin posterini asmışımdır odamın duvarlarına.

Gençler arasında bir de anket defteri modası vardı.

Bu sevilen sanatçıların gazete ve dergilerden kesilmiş resimleriyle anket defterleri neredeyse boş yer kalmamacasına süslenir,tüm okul arkadaşlarının elinden eline gezerdi.

Hatta sahibine ulaşana kadar beş on kişiyi gezer,sorular cevaplandırılır öyle teslim edilirdi.
En bildik soru da şuydu;Issız bir adaya düşerseniz,yanınıza alacağınız üç şey nedir…
Ha bir de denize düşen ve yüzme bilmeyen annenizi mi sevgilinizi mi kurtarırsınız?


Hafta sonları TRT 2 radyosunda sonraları da TRT FM de ayın hit şarkılarının çalındığı bir program olurdu.

Elimizde boş kasetlerle,radyo-teybin başına geçer çalan şarkıyı boş kasede kayıt yapar,kendi karışık kasedimizi kendimiz kötü kayıtlarla oluştururduk.


Doğum günlerinde birbirine karışık kaset veya boş kaset hediye etmek gibi bir alışkanlık vardı.

Ne değerliydi o boş kasetler.
Verirdik bir kasetçiye,en moda karışık parçaları doldurur iki gün sonra teslim ederdi.
Boş kalan yere de kendi dandik zevkinden bir iki parça attırırdı ama katlanırdık.
O kaset elden ele gezerdi herkes evinde kendi boş kasedine kayıt yapacak diye. Ha bakın bir de üç beş arkadaş bir araya gelip,geyik muhabbetini,yeteneklerini,seslerini,kendi şarkılarını kaydeder,sonra hatıra diye saklanırdı bu kasetler de diğerleri gibi.

Yerlilerden Aşkın Nur Yengi’nin çıkışını unutamam.
Ondan önce de Sertab Erener’i…
Tarkan’ın da çıkış yaptığı yıllardır yine Kıl Oldum Abi’yle.
Yıldırım Gürses,sanat müziğini çok sesli orkestra ile yorumlayarak,gençlere sanat müziği parçalarına başka bir gözle bakmayı öğretti o yıllarda.
Eller Eller,hep beraber tempo tutulan alkışı ile gençlerin en popüler taraftar şarkılarından birisiydi.

Boş derslerin en sevilen şarkısı ve en gürültülü şarkısı.

Sonrasında Zekai Tunca yeni ve güzel şarkılarla girdi hem sanat müziği dünyasına hem kalbimize.
Ve Coşkun Sabah ve Arif Susam ve Nejat Alp ve Ferdi Özbeğen ve Islak Mendil ile Ümit Besen.

Dükkan dükkan gezip Islak Mendil kasetini aradığımı bilirim tıfıl bir ortaokul çocuğuyken…Nikah Masası’nı dinleye dinleye ağlayan aşıklar…

Beyazlı Kadın Seden Gürel…

Siyahların kadını Neslihan Yargıcının diapozitifi gibi bir şey olarak sürülmüştü piyasaya.

Hafta sonları İstanbul’da Airport diskoya gitmeyeni neredeyse arkadaş cemiyetine almazlardı.

Giden de gitmeyen de gittim gördüm diye anlatırdı.

Okul çayları,(partilerin adı çaydı) ve evlerde düzenlenen danslı toplantılarla atardık kurtlarımızı.

Yerli yabancı karışık pop kasetleri getirirdi herkes evinden.
Bir İlkbahar Sabahı ile Samime Sanay’ın kulaklarını çınlatır,Yağdır Mevlam Su ile Emel Sayın’ın sesine eşlik eder,Eller Eller diye çıldırır,sonra Madonna ile,Modern Talking ile dansederdik.
Her şeye açıktık,her verileni alıyorduk,her şeyi beğenebiliyorduk çünkü her şey sadece beğenilmek üzere üretiliyor ve 80’lerde bir şeyi benimsememek beğenmemek mümkün görünmüyordu…

80'LERDE TV için burayı tıklayın...

80'LERDE SİYASİ HAYAT için burayı tıklayın 

80'LERDE GÜNLÜK HAYAT ve EVLERİMİZ için burayı tıklayın 

80'LERDE KILIK KIYAFET için burayı tıklayın

1 yorum:

  1. seksenlere ve size sonsuz teşekkürler. yazılarınızı keyifle okudum mutlu oldum

    YanıtlaSil