sağtık

YÜKSEK TOPUK SANATI

Hiçbir zaman sevmedim.Ne topuklu ayakkabıyı,ne de deri malzemeli kösele ayakkabıyı.Kendimi bildim bileli ayağımda ya bir zamanların salgın okul klasiği Timberland’lar oldu,ya tırtır kauçuk tabanlı botlar ya da lastik ayakkabı.Ki bir zamanlar biz onlara KES derdik,kısaca.Şimdi adı spor ayakkabı oldu o ayrı. Yazın ayaklarım çok yanarsa belki o zaman parmak arası şıpıdıklarım için vazgeçerim lastiklerimden,o kadar. Sosyal hayatın çok sevimsiz çok itici bir parçası olduğundan,giymek zorunda olduğum yerler var.Bu nedenle de sosyal hayatın o belli parçalarından da nefret ediyorum. Şimdilerde yolda yürürken etrafıma bir bakıyorum ki,(dershane çıkışına ,lise çıkışına denk gelmişsem daha çok numune görebiliyorum)kızlar artık gitgide kısalmış,boy ortalamaları irice bir keçiyle neredeyse başa baş hale gelmiş.Oğlanlar da kızlardan ancak işte bir dört parmak kadar ya uzun ya da çoook çoook uzun.Ortası yok. Ama kızların durumları çok vahim.Boylar kısa,basenler geniş,düşük bel kotların bel hizası üzerinde iki yana semer gibi sarkmış lop lop etler.Ya da tamamen vitaminsiz,raşitik,blumik zayıflıkta çubuk gibi bedenler ama ille kısa,ille bodur.Milletin büyüme hormonu eksiği var vallahi billahi.Şu yediğimiz ,suni büyütülmüş onca sebze meyve ve tavuğa rağmen evlatlarımızın inatla büyüyememesi çok enteresan. Durum bu iken,cümle kot üreticilerimiz,her pir paçasını boyuna göre kestirdiğinde birer adet kot çanta bir de kot etek çıkarabileceğin kadar fazladan kumaşı inatla o kotların bacak boylarına ekleyip duruyorlar.Yani anlayacağınız,benim gibi normal standartların on- on beş santim üzerinde boya sahip bir deve bile,kot aldığı zaman paçasını terziye verip orijinal paça istiyor. Gitgide cüceleşen bir nesile,gitgide bacak boyu uzayan pantolonlar satıp duruyorlar.Kesilip atılan parçaları dediğim gibi kot etek ya da çanta yapımında kullanmıyorsanız,çöpe giden milli servete yazık. İşte bana bile uzun gelen bu paçalar yüzünden bazen kotun altına bile yüksek topuklu giymek zorunda kalıyorum paçalı tavuk gibi yerleri süpürmeyeyim diye.Günlük hayatımda asla giymeyeceğim şıkır şıkıdım kıyafetlerin altına bile bin bir eza ile giyiyorum o topuklu işkenceleri,ille de giyeceksem de dolgu topuk olanları tercih ediyorum,en azından daha rahat yürünebiliyor. Hani okul veya dershane çıkışlarına denk gelmişsem görüyorum kızlarımızı demiştim ya,o öğrenci tayfası içinde bile var yani tık tık tık sallana sallana tek topuk üzerinde yürümeye çalışanlar.Büyüme hormonunun yapamadığını,ayakkabı endüstrisi ikame etmeye çalışıyor.Neyse ne,giyen giysin,beni ilgilendirmez tabii. Şimdi bizim tv dizilerinde,hep dikkatimi çeken bir şey var,bu havuzlu lüks konaklarda yaşayıp her yere spor arabasıyla giden değişmez “zengin Türk kadını” tipi var ya hani,(milli bir değerimizdir,saygımız vardır),kendileri “sonradan görme kötü kalpli” veya “kötü kalpli ailenin içine düşmüş tek iyi kalpli” zengin Türk kadını şahsiyetini temsil ederler hani,saçları ya dümdüz presli ya kalın maşalıdır,dudakları zeytinyağı tabağını yeni yalamış gibidir,ha bire spora veya derneğe giderler,bazıları üniversiteye gider…tanıdınız artık di mi karakterlerimizi,yormayın beni?İşte bu karakterlerimiz hani asla kot pantolon veya sıradan bir keten pantolon giymedikleri gibi,asla da düz tabanlı veya lastik ayakkabı giymezler hani. Sonra da üzerine bindiğinde,ta gardolabın üzerindeki hurcu rahatlıkla indirebileceğin yükseklikteki topuklarıyla bu kadınlar araba kullanabiliyorlar ya, işte ben buna takığım!!! İnsan gecekondu yüksekliğinde bir topukla evden düşmeden çıkabildiği yetmiyormuş gibi,bir de o topukla nasıl arabasının pedallarına rahat rahat basabilir?Yoksa montaj arası onlar da benim gibi ayakkabı mı değiştirmekteler,inerken ve binerken aynı ayakkabı,pedala basarken lastik ayakkabı,ha,he,hı? Kardeşim ben arabada yakınımda su şişesi bile tutmam şoför koltuğundaysam,yuvarlanır da fren pedalının altına girer diye.O kkkadaar topukla ayağını yere dayasan tabanın pedala değmez,tabanını pedala dayamaya kalksan topuk yere basınç yapıp ayağı havaya iter yani fizik olarak düşündüğünde imkan sınırları içinde olmayan bir şeyi dizi kahramanları nasıl başarıyor? Giydiğim en yüksek topuk dört santimi geçmez,onunla bile topuğum paspasa takılır kendimi rahatsız hissederim araç kullanırken,o nedenle de koltuğun altında hep bir lastik ayakkabı durur,lazım olduğunda değiştirebilmem için.Ha ha ha,hatta bunla ilgili iğrenç birkaç da anım vardır,tek ayağımda lastik ayakkabı,tek ayağımda topuklu ayakkabıyla yolda durup,inip,fırına,markete girdiğim olmuştur birkaç kere.Komik olan,o halimi gördükleri halde,ne fırındaki kızın,ne marketçimin,tanıyor olmalarına rağmen kimsenin ,bana bir şey sormamış olması,yani arabaya geri döndüğümde fark etmiş oluşum ayaklarımı.Sorsalar anlatırdım ama sormayarak kim bilir kafalarında ne düşündüler,muhahaha . Neyse işte lütfen bana biri açıklasın ben topuklara alerjim olduğu için mi yüksek topukla araba kullanamıyorum,içinizde dizi kahramanları gibi hem yüksek topuğa hem de arabasına binebilen var mı aynı anda,ben bir geri zekalı mıyım,yeteneksiz bir hiç miyim,ne biçim kadınım,ne biçim şoförüm,Allah beni kahır falan mı etsin nedir durum,kullananlar lütfen yazın da benim de içim rahat etsin… Bakanlar kuruluna,bitmek tükenmek bilmeyen dilekçelerimden birini daha yollicaaam ve diycem ki alkollü,uykusuz ve uyuşturucu madde alarak araç kullanmak yasaklanıyor da niye apartman topukla araç kullanmak yasaklanmıyor,ben kendimi kabiliyetsiz yeteneksiz,beceriksiz vb.hissediyorum,yasaklayın gitsin! (Not=Feci aklıma takıldı sormadan edemiycem,neden dizilerde ve filmlerde sürücünün kaza yapmadan önce frene veya gaza basan ayağı gösterilir?Topuklu veya topuksuz olduğunu görebilelim diye mi?Bunun mantığı nedir?) Not=Kullandığım resimlerdeki ayak parmaklarının uzunluğu beni dehşete düşürüyor.Bu ne yav?

2 yorum:

  1. Canım benim şemikom güzel yazmışsın,birde diziler dedin türk filmlerinde,toprak yolda giden arabada da fren sesi yani lastiklerin çıkarttıgı bir ses vardır yada araba virajı alırken falan,böyle ralli arbalarının çıkardıgı bir lastik sesi,köy yollarında falan,neden o sesi koyarlar,hani seslendiren dememiki kardeşim bana salak derler böyle yolda neden böyle bir ses koyayım efekt olsun,ama yinede o sesi koyarlar nedendir acaba birde hiç değişmeyen bir araba motor sesi..

    YanıtlaSil
  2. Canım ne kadar haklısın.Ya yıllar yılı Türk filimlerinde kullanılan çocuk ağlaması sesine ne demeli.Sahnedeki çocuk pel pel etrafına bakınırken bile o çocuğu bin yıldır aynı efekt sesiyle ağlatır dururlar.Çocuk ister yeni doğmuş olsun,ister yirmi aylık.O sesi kaydedilen ağlayan bebek şimdi belki hayatta bile değildir,hayattaysa da sanırım kibrit çaksan yanar çünkü çoktan fosile dönmüştür...

    YanıtlaSil