sağtık

KADININ ETİNDEN,TÜYÜNDEN,YAĞINDAN FAYDALANMA MESELESİ


Fazla kilo ve istenmeyen tüy...Hayatımızın,kadın oluşumuzun ayrılmaz ikilisi.Biz onları hayatımızdan ne kadar bertaraf etsek de,bir gün yine dönüp dolaşıp gelip eski yerlerine oturuveriyorlar.

Hep düşünürüm,fazla kilo nedir?

Kime göre ve neye göre fazla?

Kimisi şişman sever,kimisi balık etli.

Kaç santim boyda,kaç kilonun üzeri fazla olur acaba?


Tartıda kendi boyunda ve bedenindeki birisinden daha ağır çıkan birisinin kas veya kemik ağırlığı daha fazla olamaz mı?

Fazla kilolu olduğunun kanıtı göz müdür?Gözüne görünen her çıkıntı fazla kilo mudur?

Daha geniş bir elbise giyince,o çıkıntılar olmayınca,fazla kilosu da bir anda gitmiş midir kişinin?

Nedir bunun ölçütü?

Ben kalçasını geniş,göbeğini şiş görebilirim ama bir başka göze gayet ideal gelebilir.


Yörelere göre de kilo insanın üzerinde bazen bir prestij,lüks,yüksek kaliteli hayat standardının bir göstergesidir.

Benim Ağrı'lı babaannem,güzel bir kadını tarif ederken mesela,

"Bir ayak bilekleri vardı,ahan böyle" derdi,iki eliyle simit işareti yaparak.


"Arkasından baktığında,yanakları ensesinin üzerinden görünürüdü" derdi bir başka güzellik tarifinde de.
 
Biraz süzülsem,bir derdim olduğuna inanılır ya da ailemin bana bakamadığı falan düşünülürdü.  

Yine Doğu kültürüne mensup olan kayınvalidem,hiç unutmam,çok zayıflamak için epey uğraşıp sonunda istediğim bedene indiğim sıralarda,beni tanıştırdığı bir aile dostuna, "Bak bu gelinim...ama kendisi zayıfladı" cümlesini kullanmıştı.  

Yani zannetmesinler ki benim oğlum karısına bakamıyor,doğru dürüst beslenemiyorlar,paraları yok,iyi gıda alamıyorlar...Sadece gelinim kendisi zayıfladı. Yine bir örnek,kayınpederim ilerlemiş hiperglisemi hastası.Bildiğiniz yüksek şeker yani.Karbonhidratlardan,şeker ihtiva eden tüm gıdalardan uzak durdukça,doktorun ona tembihlediği kiloya indi ve öyle olması da gerekiyordu. Fakat gelin görün ki,O,bu kilosundan utanmaya başladı çünkü onun doğup büyüdüğü yerlerde,zayıflamak,düşkünlük belirtisidir.Kötü birşeydir.

Utanılacak bir şeydir.Çok kötü çok perişan hallere düşmüş,evine ekmek götüremeyecek hallere düşmüş demektir. Sonunda,ayağın kesilir,parmakların kesilir,damarların tıkanır,kör olursun diye onca uyarılarımızı kulağının arkasına atarak,deliler gibi,eski kilosuna kavuşabilmek için haddinden fazla hatta ne bulursa yemeğe başladı. Sağlığın mı prestijin mi deseler,prestijim der çünkü.  

Batıya gelindikçe ise şişmanlık,hamlık,tembellik,hımbıllık belirtisi olarak görülmeye başlıyor ve kişi ne kadar tombul ne kadar bıngıl bıngılsa o ölçüde eleştiriliyor ve her ağır hareketi,her üşengeçliği kilosuna yoruluyor. Çalışan insanın yağ tutmayacağına inanılıyor çünkü. Görüldüğü gibi kilo,yağ,bedenin genişliği ,yörelere,şartlanmalara,estetik kültürüne,dış çevreye bağımlılığa kadar pek çok etkenden beslenerek,iyi ya da kötü olarak damgalanabiliyor. Tüy meselesine gelince,şu istenmeyen tüy kelimesine de pek bir gıcık olduğumu söylemem gerek.

Ne demek İSTENMEYEN ?
Bunun İSTENENİ de mi var?
 

Yani bacağımdakini istemiyorum ama dudak üstümdekiler hoş duruyor,onları istiyorum durumları mı oluyor yani?

 Ha bir de yaratılırken lazım olduğu için o kurtulmaya çalıştığımız yerlerimize doğa tarafından yerleştirilen kıl kökleri var değil mi?Yani doğa nasıl burun içimize,gözkapaklarımızın çevresine, kıl ve tüyü birer koruyucu olarak serpiştirmişse ve onlardan kurtulmak için çaba sarfetmiyorsak bence bacak,kol,dudak üstü,çene altı,kasık kuytuluğu ve kol altı tüylerimize de dokunmamalıydık...  

Yani Allah yaratırken bir gerek görmüş ki koymuş değil mi buralara o tüyleri? Kim aldı kardeşim tarihte ilk kılını kolunun altından? Kim temizledi ilk ağdayla bacaklarını? Hangi kuş beyinli kadın dudaklarının üzerindeki tüyleri yolmayı akıl etti ilk? Kim düşündü kaşların ortalarını temizleyip iki kaşla gezmeyi? Kim yaptıysa ilk bunları Allah mezarında rahat durdurmasın inşallah!!!  

Ne uğraşırsınız kardeşim doğanın bize bahşettiği,mutlaka bir görevi var ki oraya yerleşmiş olan Allah'ın gani gani verdiği kılı tüyü yok etmeye uğraşmakla? İşte o yüzyıllar önceki kuş beyinli kadınların işgüzarlıkları yüzünden hayat şimdi zindan. İşin gücün yoksa,ağdacıya kuaföre bir ton para dök her ay.Ya da otur evinde yapış yapış kendin uğraş. Yine bir ton para döküp epilasyon yaptır,cımbızla uğraş,iple aldır,yok sir ağda,yok tüy dökücü krem,yok bioder yok bilmem ne.  
Hem de bu kılları tüyleri ne kadar alıp yok etmeye çalışıyorsak,kafatasımızdaki kılları da bir özen,bir ihtimam,parlatmaya,renkten renge sokmaya,düzleştirmeye,kıvırmaya,dökülmesin ve uzasın diye aktarlarda eczanelerde ne kadar ilaç neyin varsa alıp sürmeye razıyız. Neymiş,adı saçmış...  
E allah zaten o kılları senin her yerine zamanında saçmış,uğraşmasaydın tarih içinde yok edicem diye,şimdi hepsiyle bir arada mutlu ahenkli bir yumak(kelime anlamıyla da yumak yani) olur dolaşırdın. 


-Elibor şampuan,hem saçlarınıza hem bıyıklarınıza doğal parlaklık! 

-Tanten üçü bir arada ile saç,kol altı ve bacak tüyleriniz aynı parlaklıkta...Deneyin!  

-Blenvaks ile hem saçlarınız hem kol tüyleriniz hem gıdık tüyleriniz parlarken,erkeklerin başını döndürün!  

-Ekila kıl tüy ekilasyon merkezi,hem saç hem kaş hem bıyık ekiminde üstün teknoloji ile hizmetinizde...İstenmeyen parlaklıklarınız dört seansta kıl ve tüy ekilerek kapatılır...  

(Durun bakın şimdi daha da ileri gidicem)  

-Şiş-girl yağ geliştirme merkezi,sadece bir ayda,zayıf bölgelerinizi tamamen doğal yağlarla doldurur,artık eski dar pantolonlarınızı atın...XXXL beden yeni pantolonunuz da bizden hediye. 

 -Adil (Lida'nın tersi) şişmanlama hapıyla,kalçanızdaki,göbeğinizdeki,bacağınızdaki tüm fazla zayıflıklardan sadece bir ayda kurtulun.Çok yiyecem diye kendinize eziyet etmenize gerek yok,kusmadan,yiyip yiyip de sçamayan bir hale gelmeden,kabız olmadan,rahatlıkla şişmanlayacağınız,kilolarınıza kilo katıp plajda en büyük beden bikininizle hava atacağınız bir bedeniniz olsun istiyorsanız,durmayın,Adil şişmanlama hapı eczanelerde...


-HokaMola'nın beklenen yeni tadı çıktı...bir bardakta sadece 1000 kalori...Lütfen soğuk içiniz...



İstenmeyen tüy ha?

Hepsini istiyorum kardeşim,yıllardır yolup yolup attığım tüylerimi,bisikletlerle,koşularla kurtulmaya çalıştığım tüm yağlarımı geri istiyorum hemi de faiziyle...


Bilgisayar antivirlerini pazarlama sistemiyle hareket ediyor yıllardır kadın endüstrisi,önce piyasaya virüsü sürüp sonra antivirüsü satmaya çalışıyor.


Cipsleri,dondurmaları,börekleri çörekleri,pizzaları,hamburgerleri,şekerlemeleri,gofretleri,çikolataları hem incecik kadınların oynadığı reklamlarla tanıt tanıt,sonra haftasonu gazetelerinin eklerinde lazer merkezlerinin,saç ekim laboratuarlarının,zayıflama ve sauna salonlarının çarşaf çarşaf ilanlarını ver.


Kesin bu gıda sektörü ile güzellik sektörünün arasında uzun yıllardır süren bir menfaat ilişkisi var.Biri virüsü salıyor ortaya,ötekisi antivirüsü satmaya çalışıyor.Biz kadınlar da onlara yem olmuş yıllardır yiyilip duruyoruz.

Olmayacağım ülen ben zayıf ve parlak!

Doğanın yarattığı gibi kalacağım var mı arkamdan gelen?



4 yorum:

  1. Yahu amma komik anlatmışsın Tuliş'ciğim okurken ve de resimlere bakarken resmen yarıldım yemin ederim.Kadın olmak ne zormuş,bir kez daha düşündüm.Sahiden de ne isterler bizim kılımızdan,tüyümüzden,yağımızdan biz onlarla mutluyuz di mi canım...

    YanıtlaSil
  2. Çok güldüm sen neden köşelerde yazmıyon kızım tuliş ya yarıldım okurken hele resimler bayıldım içlerinden biri tam ben...hahaahaha

    YanıtlaSil
  3. hayatım ben 1,5 aylık nişanlıyım
    sağolsun benim kendini beğenmiş sevgilim , ben onun kusurlarını dile getirmiyorum diye kendini mükemmle sanıyor sanırım ki ;
    her gün bana türlü çeşit mail atıyor.
    yok zayıflama yöntemleri , yok istenmeyen tüylere çözüm
    yok güzellik sırları

    bununla ıssız bir adaya düşeceksin
    başka kadın alternatifi olmayacak
    öyle bir ders vereceksin ki
    sana her halinle yalvaracak
    ERKEK işte daha iyisini keşfetmiş varsa , ben bunu bırakıp bekar kalayım
    mayaları egoist

    YanıtlaSil
  4. ./go/anonymouscommentshelp
    javascript:void(0)
    javascript:void(0)

    YanıtlaSil