sağtık

SATIIŞ-FEKŞIN

*YASAL(olmayan) UYARI:Yukarıdaki başlığın,MEMNUNİYET,TATMİN anlamındaki ingilizce SATISFACTION kelimesi ile ses benzerliği dışında hiç bir alakası olmadığı gibi,okuyacağınız konunun içeriği ile de tamamen zıt anlam içermektedir :)

Tezgahtar derdik eskiden hani, alışverişe gittiğinizde,her an birşey çalacakmışsınız gibi siz reyonları dolanırken sizinle beraber dolaşan tipler vardı. İçeriye girdiğinizde,"Buyrun ne bakmıştınız" diye karşılarlardı sizi.

Ben de bir zamanlar, lise çağımda,harçlık çıkartmak için tezgahtarlık yapmıştım.Bana ilk öğretilen,müşteriyi kesinlikle ilgisiz bırakmamak,kafasını size çevirdiği anda sizinle gözgöze gelebilmesini sağlamak ve mutlaka ama mutlaka o müşterinin,bir giysiyi üzerinde denemesini sağlamaktı.

Zamanla bu anlayış değişti tabii. Belki hala küçük butiklerde bu tür işlevi olan kişiler çalışıyordur bilmiyorum,zamanla büyük kentlerin devasa alışveriş merkezleri cümle markaları ve hepimizi içine çektiğinden,artık bu tür satış elemanı ve bu tür hizmet anlayışı da tarih oldu.

Tezgah denen şey kalktı zaten,tezgahtar da ona bağlı olarak yok oldu. Tezgah'ın yerini alan askılar,reyonlar ve üzerine fiyat kartonu asılmış,içine aynı tür giysiler atılmış seçmece büyük kasalar arasında ne bulursan alışveriş sepetine atıp,denemek için hoop kabinin yolunu tutuyorsun.

Başında beklemese de,etrafı kolaçan ettiğinde bir satış sorumlusu oralarda oluyor zaten. Çok sinir bozucuydu zaten seninle yanyana yürüyen,gözlerini üzerine dikmiş yabancı bir insanla omuz omuza bir mağazanın içinde dolanmak.

Zamanla bu anlayış,kozmetik marketlere de bulaştı. Güzellik uzmanı denen şahıslara biz bütün tüketici kadınlar kıl oluyoruz. Büyük kozmetik ve parfümeri mağazalarında çalışan ve ille bağlı olduğu firmanın kazık kazık ürünlerini size kakalamaya çalışan satış görevlilerini kasdediyorum.

ONU BOŞVER BUNU AL

-Şundan var mı?

-O sizin renginize gitmez,ben size şu markanın şu ürününü vereyim,cümlesi ile başlayan uzadıkça uzayan monolog...

Sıkılırsın,ter basar..

-Yok kardeşim istemiyorum,sen benim her zaman kullandığımdan versene,diyemezsin.(Aslında ben derim)

Fiyatını sorduğunda ise,alacağınız cevap ,yanaklarınızda doğal allık etkisi yaratacaktır kesin.

Bir de cildini inceler,yüzünü inceler,saçını inceler ve sende kırk tane kusur bulup,bunları yok etmen için kırk bin tane ürün önerir.

Aşağıdaki olası diyalolarda verdiğim parantez içindeki cümleler,güzellik uzmanımızın dilinin ucuna kadar gelen ama aldığı mesleki eğitim gereği size karşı asla kullanamayacağı cümlelerdir.Namı diğer,asıl söylediklerinin mealidir.

-Göz etrafı dokunuz biraz hırpalanmış,size bunun için zıttırıpıttır marka şu ürünü öneriyorum (Gözlerin çukura kaçmış,morukluyorsun artık,paraya kıy da şu üründen al)

-Sizin kirpik yoğunluğunuz düşük volümde...ben size şu rimeli öneriyorum... (Gözünde kirpik namına bişey yok rimeli nerene süreceksin yelloz,al işte bu kirpik dolgunlaştırıcı rimeli,yürü git)

-Alın bölgenizdeki parlamayı,burun üzerindeki renk pigmenti farklılıklarını yokeden bu yeni fondötenimiz.... (Suratın yağ kusuyor,vıcık vıcık kırkpınar güreşinden çıkmış gibi görünüyorsun,bu fahiş fiyatlı fondöteni al sür de insana benze azıcık)

-Cildinizin nemi azalmış gibi görünüyor,yoğun nemlendiricili bu fıttırıpıt marka kremimiz.... (Yüzün kurumuş manda bokuna dönmüş ablacım...beş ay zeytinyağı tankının içinde yatsan ancak açılır o kurumuş kırışıklar...vah vah)

Pısırıksanız,tezgahtarın tezgahına gelip,yüz liralık tahmini bütçenizi,beş katı kadar aşmış olarak ayrılabilirsiniz kasadan.

Bir de bunlar ,müşteriyi ikna edecek ya,ben de bundan kullanıyorum bak ne kadar güzelim mesajı verecek ya,suratları meşin gibi makyajlı olurlar o yüzden,böyle abartılı rimeller,güzel sanatlarda maske olarak kullanılacak kıvamda katı fondötenle kaplı yüz,aşırı abartılı gözetrafı aydınlığı falan...ıyyyy.

Ne kadar itici olduklarını bilmezler aslında,komiktirler de bu yüzden.

Neyse ki bu sinir bozucu elemanlar artık yavaş yavaş azaldı,hatta neredeyse yok gibi.Büyük kozmetik marketlerine girip alıyorsun eline sepetini,reyonlar arasında aradığın birşeyi bulamazsan çağırıyorsun güleryüzlü kızlardan birini koşup getiriyor,hepsi bu kadar...

YAP BİR KIYAK ARKADAŞINA!

Bütün satıcılık meseleleri içinde en çok kaçmak istediğimiz ama kaçamadığımız,köşeye sıkıştığımız,zor durumdan ne bok yiyip de kurtulacağımızı bilemediğimiz bir tanesi de,yakın arkadaşın bir firmanın eldenele,katalogla satış işine bulaşmış olmasıdır.

Bir zamanlar oturup rahat rahat çay kahve içip sohbet ettiğin arkadaşın,birdenbire elinde bir katalogla beliriverir meydanda.

-Ben hopolohipolo markasının katalogla satışını yapıyorum.Bundan sonra benden alıcaksınız kızlar ojeleri,rujları,incik boncukları taaamm mıııı?

Hadi buyur burdan yak!

Zorla satmaya yemin etmiştir.

İte kaka sana o katalogdan birşey seçtirecektir,kurtuluşun yok.

Zorla ruj alınır mı ?

Kullanmadığın bilmediğin bir markanın katalogdan seçilen allığı ne boka yarar? Hiç koklamadığın bir parfümü dergiden seçip almanın mantığı nedir?

Hayatında hiç incik boncuk takmadığın halde arkadaş para kazansın diye, senin paracıklarından olmanın neresi arkadaşlığa sığar ülen?

Bir de gönül koyarlar,darılırlar ha.

-Bir göz kalemi al bari beee,ayıp ayıp,diye sitem ederler.

Zorla,hatta neredeyse dilenci mantığıyla satış yapması ayıp değildir,para kazanmak için arkadaşlığınızı kullanması ayıp değildir,onun gönlü olsun diye sadaka atar gibi sittiriboktan bir dudak kalemini gönülsüzce sipariş vermenden hiç gocunmaz hiç gururu incinmez de,ihtiyacım yok ki demenden küser,bir de üstüne laf söyler.

Tamam güzel arkadaşım tamam da ,niye sen benim üzerimden para kazanmayı bu kadar kafana taktın?

Neden sürekli kullandığım ve çok memnun olduğum kaliteli markamı bırakıp senin satmaya çalıştığın markayı keşfetmek zorundayım,neden bu riski alacağım?

Arkadaşına yap bi kıyak,cümlesi kurarlar,sinirden kudururum. Ben senden kıyak istedim mi,hadi yap bi kıyak da şunu bana hediye et,parasını sen öde,dedim mi ki sen benden durup dururken kıyak istiyorsun?

Şimdi arkadaşlığı samimiyeti iki kuruş uğruna satışfekşın yapan sen misin ben miyim?

Demiştim yukarıda,satisfaction kelimesinin tamamen zıddı bir durumdan sözedeceğim diye.Bunun tam karşılığı memnuniyetsizlik.Hoşnutsuzluk! Ben zorla bişey satmaya çalışan satıcılardan kaçtığım için yıllardır büyük AVM lerin büyük marka mağazalarında alışveriş yapıyorum deli miyim?

Niye katlanıyorum onca yola,onca kalabalığı niye çekip yollara düşüyorum?

Sırf senin gibi yapışkan satıcılardan kurtulmak için,elimde sepetimle neyi istiyorsam onu alayım diye. Her türlü tüketim ürününe tek bir alanda ulaşabildiğin bu devirde,hala katalogla mal satmaya çalışmanın geri zekalılığı beni ilgilendirmiyor ama...

Bazı arkadaşlarımı artık katalogdan seçmek zorunda kalışıma fena içerliyorum...

2 yorum:

  1. Tüliş hanıııım kaleminize sağlık...Yahu düşün yakamdan düşün canıma yettiniz.Bir değilsiniz iki değilsiniz!Parmağını sallayarak,"Bundan sonra benim hanımdan her ay bir ürün alacaksıııın",diyen bir tanıdığım bile oldu benim..Kabus gibi Tanrım.

    YanıtlaSil
  2. Evrim,sen beni çok güldürüyorsun,senin de yüzün hep gülsün...Bu arada,Tüliş bir kısaltma tabii,onun yanında Hanım deyince,hem samimi hem uzak oluyor,Tüliş yeter...sevgiler.

    YanıtlaSil