sağtık

KAYIP SEMBOL-Dan Brown

Brown ustanın ülkemizde daha önce yayınlanmış dört kitabını da yemiş yutmuş bir okuyucusu olarak elbette ki sabırsızlıkla beklediğim bu kitabı da dört günde yalayıp yuttum.

Yazar’ın sembolleri ve şifreleri nasıl ilmek ilmek işlediğini,nasıl mantık kurgularıyla akıl karıştırdığını takipçileri yakından bilir.

Bu kitabında da yine aynı usta kurguyla,bir takım Mason gizli sembolleri peşine düşüyor yazar.

Baş karakter,elbette ki Da Vinci ve Melekler Şeytanlar’dan tanıdığımız simge bilim profesörü Robert Langdon.

Brown, her zamanki didaktik tutkusuyla,yoğun bir envanter çalışmasının ürünü olarak,yüzlerce inanış,simge,sembol,tarihi gerçek ve yapıt hakkında yine okuyucusunu bilgi bombardımanına tutuyorsa da aslında eksen hep aynı.

Omurga,Langdon’un baş karakter olduğu önceki iki kitabında olduğu gibi,dinlerin ve öğretilerin gizil temelleri üzerine kurulu.

BİNLERCE YILLIK SIR

Adı geçen kitaplardaki tarihi kişilikler burada da yine sahnede.

Benjamin Franklin,Isaac Newton.

Ek olarak George Washington da gelmiş sahneye bu kez.

Brown,inanç ile septisizm arasındaki çekişmeyi,her zamanki gibi şüpheci Langdon ile kuvvetli inanç sahibi roman karakterleri arasındaki diyaloglar üzerinden yürütüyor.

Bütün dinlerin temellerinde aslında paganizmin yattığı tezini bu kez eski Mısır inanışları ve sembolleri üzerinden savunuyor. Tabii bu tezi yine bir belkemiği konu üzerine oturtmak zorunda olduğundan bu kitapta Masonizmi ve farmasonluğu baz olarak almış.

Sonuçta savunulan şeyler,fikirler,aslında hep aynı.

Dünyadaki açık ve aleni anıtların asıl şifrelerini okuyabilmek ve gizli bir şifrenin peşine düşerken körleşip,asıl büyük resmi kaçırmak.

Kitapta bir kayıp sembol var -ki aslında bu bir sembolden çok bir kelime veya bir cümle-binlerce yıldır,dünya bu bilgiyi kaldırmaya henüz hazır olmadığından,eski taş ustalarının oluşturduğu Mason müridlerince şifrelenmiş,gizlenmiş,yeraltında bir yere gömülmüş.

Bu gizemin gömüldüğü yeri şifreleyen bir de minyatür piramit var ve eğer o piramitteki şifreler çözlürse,bu dünyayı yerinden oynatacak,insanlığı allak bullak edecek gizli cümle ortaya çıkacak.

Bu sembolü de hayatının anlamı ve son noktası haline getirmiş fanatik bir sapkın var yine kitapta.

Önceki kitaplardan “Öğretmen” i ve Albino’yu hatırlarsınız. Bu sefer,dövmeli Mal’akh bu rolü oynuyor.

Kitap heyecan dolu anlatımı,kovalamacaları,adım adım şifreyi çözen karakterleriyle aslında bir nefeste okunuyorsa da,sonlarına doğru, kelimenin tam anlamıyla ÇU-VAL-LI-YOR!

Okurken büyük zevk veren bu heyecanlı tempo (mesela Katherine ile Mal'akh'in küp 5 'deki karşılaşmaları) özellikle kitap bittikten sonra,okuyucuyu sap gibi ortada bırakıveren bir boşluğa dönüşüyor.

Eeeee? diye kalakalıyorsunuz.

Bu muymuş yani olay?

Binlerce yıldır saklanan şey bu muymuş?

Bu kadar evrensel ve bilindik bir şey ise neden binlerce yıldır saklandı insanlıktan?

SEMBOL HALA KAYIP!

Aslında kayıp sembol kitap bittiğinde hala kayıp olarak duruyor.

Çok güzel bir envanter çalışmayı,güzel bir kurguyla nefes nefese anlatmış tamam ama sonu nereye bağlamış derseniz,sıfır!

Kitapta,ayrıca o zeki,o cin,o kurnaz ve şeytani zekalı Langdon’un nasıl tam bir gerzek gibi göründüğünü de söylemeden geçemeyeceğim.

Simge bilim profesörü göya ama yanındaki Katherine olmasa,bir boka yarayacağı,bir şifreyi çözeceği falan yok.

Tam bir moron yani bu kitapta.

Ayrıca ,Brown kitaplarında,takipçileri bilir ki her zaman perde arkasındaki asıl suçlu hep sürpriz birisi çıkar. Bu kez bize kötü adamı daha kitabın en başından tanıtırken,kitabın sonunda, dövmeli Mal’akh’in gerçek kimliği ortaya çıkınca bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacaksınız çünkü mantık,bu noktada size yüzlerce soru sorduracak.

Elinde imkan varken neden reddetti?

Neden kendisi olarak gelip,zaten ona teklif edilmiş olan şeyi istemedi? Neden zor yolu seçti?

Peter Solomon,bir zamanlar oğlunun ölümüyle sonuçlanan hapishane macerasında (ki bu hapishane İstanbul Kartal Soğanlık cezaevi) oğlunu neden hapishaneden kurtarmamayı seçti?

Kitapta bunların cevabı yok. Kitabı okuyacaksanız,heyecanınızı bozmayayım diye yukarıdaki soruları fazla açamıyorum ama okuduktan sonra ne demek istediğimi kesinlikle anlayacaksınız.

Kitap bittiğinde,şölen sofrasından ana yemeği yiyemeden kaldırılmış bir davetli gibi yarı aç yarı tok hissedeceksiniz kendinizi.

Bu kadar büyük ve heyecan verici bir vaadden sonra kayıp sembolün açıklanış biçimini görünce!

Hiç yorum yok: