sağtık

BENJAMIN BUTTON'IN TUHAF HİKAYESİ

Uzun zamandır bir filmi seyrettikten sonra,film bittiği halde ağladığımı hatırlamıyorum.Sanırım bu duyguyu en son Babam ve Oğlum'da yaşamıştım ve o da filmin bir sahnesindeydi.Hani şu Deniz'in ilkokula başlayacağı gün hep birlikte okul fotoğrafı çektirmek için ailenin bir araya geldiği ve Deniz'in babasının yokluğunu,büyükanne ile büyükbabanın birbirlerinin gözlerinin içine bakıp sessizce haykırdıkları sahne. Belki tuhaftır ama filmde tek burda gözyaşlarımı tutamamıştım. Benjamin Button,hikayesinin ilginçliği yanında bir de insana,ya ben olsaydım sorusunu sorduruyor.Sevdiği adamı kaybeden ve onu kollarında bir bebek olarak ölüme yollayan kadın mı içinizi daha fazla acıtıyor yoksa git gide gençleşen ve bunu engelleyemeyeceği için kızına ve sevdiği kadına,henüz makul bir yaşta iken veda edip giden Benjamin mi bilemiyorum. Hikaye sahiden de tuhaf. Bu adam yaşlı olarak doğuyor ve babası tarafından bir yaratık olarak görülüp,nehre atılmasından vazgeçilerek,bir yaşlılar bakım evinin merdivenlerine bırakılıyor. Brad Pitt'i,hangi teknoloji ile öyle zayıf,iki büklüm,neredeyse cüce gibi gösterebildiklerine zaten hayret ediyorsunuz. Gerçek,yani makyajsız Brad'i ise filmin neredeyse son çeyreğine doğru görebiliyoruz. Teknolojik olarak harika bir iş çıkartılmış.Türkiye saatiyle yarın sabah Oscar'lar dağıtılacak,umarım makyaj ve uyarlama dallarında hakettiği ödülü alır.Bir de yönetmen ödülü almasını isterim çünkü bir hikaye bu kadar doğal,bu kadar içe işleyen ve bu kadar acıtan bir şekilde daha iyi verilemezdi. Bir kadına aşık oluyorsun ama sen buruş buruş görünüp de sekiz dokuz yaşlarında iken o da daha yedi yaşında. Sonra zaman akıyor ve sen yavaş yavaş gençleşmeye,koltuk değneklerinden,bastonundan,doksanlık görüntünden kurtulmaya başlarken,o da büyümeye devam ediyor. Bir zaman geliyor ki ikiniz de birbirinize denk olacak yaşı tutturuyorsunuz. Kadın,Benjamin'e soruyor -Ben kırış kırış olacağım,sense gençleşeceksin.O zaman da beni sevecek misin? Benjamin'ın cevabı daha düşündürücü. -Ya sen beni,sivilcelerim çıkmaya başladığında da yine sevecek misin? Zaman içinde ayrılık,doğal bir zorunluluğa dönüşüyor.Kadın bir gün yaşlanacak ve sevdiği adama bir bebek olarak bakmak zorunda kalacak.Adam buna tahammül edemediği için ortadan kayboluyor. Ama kader yine onu,bir bebek olarak,yaşlı ve buruşmuş sevgili Daisy'sinin kollarında son nefesini vermeye mahkum ediyor. Daisi,bu anı yıllar sonra anlatırken şöyle diyor: -O son anında,gözlerimin içine bakarken,onun beni ve herşeyi hatırladığını anladım. Ve Benjamin,gözlerini o kadının kollarında bir bebek olarak kapattığında,benim de göz kapaklarım ağlamaktan kapanmıştı. Burda ne kadar anlatsam da ,filmin havasını,müziğini(yani kendi içsel müziğinden sözediyorum,film müziğinden değil) rengini yakalamak için sadece seyretmek lazım.Bence gece matinesine gidin çünkü çıkışta ağladığınızı göstermek istemediğiniz insanlar olabilir.

Hiç yorum yok: