sağtık

MAYO MU O?

Anne olduktan sonra,hayatım değişti benim.

Hayata karşı duruşum değişti.

Hayatımın tam ortasına,çemberin merkez noktasına annelik yerleşti.

Tatillerimize de hep oğlumuzla çıkmayı tercih ettik,kimseye bırakmadan,onu bizden bizi ondan mahrum etmeden.

Çocukla tatil burnunuzdan gelir,aman bir aile büyüğüne bırakın da çıkın diyenleri anlamam ve kıl olurum ayrıca.

Çocuğun hayattaki duruşu ve gelecekteki karakteri,davranışları,0-6 yaş arasında ailede aldığı eğitimle belirleniyor.

Doğru ebeveyn olmak,doğru insan yetiştirebilmekle alakalı.

Çok sıra dışı istisnaları saymazsak.Yani çocuğun sorunlu,şımarık,huysuz,şirret olduğundan şikayet ederek burnumuzdan getirecek korkusuyla yanında götürmüyorsan,önce kendi ebeveynliğini sorgulayacaksın.

Bir çocuk getiriyorsan dünyaya,onu hayatına her koşulda kabul ediyorsun demektir.Her türlü mutluluğu onunla yaşayacaksın,her türlü zorluğu da.

Bir insan yetiştirmenin her aşamasını yaşaman,tecrübe etmen demektir dünyaya bir çocuk getirmek.

Gideceğin yere onu götürmemen,ancak ve ancak çocuğun menfaatine bir karar ise,bu kabul edilebilir.

Soğukta çıkarmamak,sigara dumanlı gürültülü yerlere sokmamak,hastane,işyeri gibi ortamlardan mümkün olduğunca uzak tutmak gibi.Bunların hepsi çocuğun menfaati için.Tatile,pikniğe,geziye,yolculuğa vs.giderken çocuğunu kendi zevki ve rahatı için birilerine bırakmak bana şerefli bir ebeveyn duruşu olarak gelmiyor,kimse kusura bakmasın.

Plajlarda beni deli eden bir anne grubu var.

Çocuğa kollukları takıp denize veya havuza salan,sonra havlunun üzerine uzanıp yan gelip yatan anneler.

Yanında çocuğun binbir ihtiyacından sadece birkaç tanesini taşıyan anneler.

Bu yaz ,henüz dönmüş olduğum tatilimde,bunlardan öyle çok gözlemledim ki,seçtiğimiz bölgeyi istila etmiş olan mavi denizanalarından bir tanesi şu analardan birine bir çarpsa da bütün sinirimi intikamımı alsalar diye çok umutlandım.

Sindiremediğim asıl mesele aslında başka..

Çocuk sahibi kadınların,sarkan memelerine,yağdan hava yastığına dönüşmüş kalçalarına,sürülmemiş tarla gibi engebeli bacak arkalarına aldırış etmeksizin inatla,o bekarken giydikleri daracık ve aşırı dekolte bikinilerini ısrarla giymeye devam etmeleri.

Edep bir taç imiş nur-u hüdadan, Giy o tacı, emin ol her tür beladan.

Biraz daha toparlayıcı bir bikini üstü bulamaz mıydın? Biraz daha kıçını kalçanı kapatacak bir bikini altı giyemez miydin?Pörsük ve sarkan göbeğini daha yüksek belli bir bikiniyle ya da şortla ya da tek parça mayoyla kapatamaz mıydın?

Tepki vermeye hazırlanan okuyucularım bir düşünsünler,aslında neye ve neden kızdığımı?Ne ara bu kadar dejenere,bu kadar aldırmaz,bu kadar geniş bir toplum olduk?

Herkesin kilosu,herkesin yağları,herkesin selülit torbaları olabilir,kimseyi de ilgilendirmez.

Ama üzerine en az bir beden dar gelen bir bikini giyip,bir de üstüne üstlük o bikiniyle çocuğunun peşinde koştururken fay hattı kırığı gibi sallanan yağlarını teşhir etmek için her fırsatı değerlendirirsen,ben de bunu eleştirebilme hakkımı kullanırım,eh ,bu da kimseyi ilgilendirmez.

Pareo var,şort var,tek parça mayo denen bir şey var,mini elbise şeklinde çok şık mayolar var,tankini denen altı etek üstü badi şeklinde yeni tasarımlar var.

Hayır neden ille de o fışkıran kalçalar,bikininin üzerine dört boğum olmuş ve sarkmış göbekler,sütyenden yanlara taşan üçgen bikini üstleri,neden,neden ,neden?

Bu teşhir inadı neden?

Bu aymazlık,bu domalarak plaj çantasından bir şey aramak,bu yüzüstü yatıp

Everest gibi popoyu güneşe dikmek,öne eğildiğinde dizlerine çarpan memeleri sallamak inadı neden?Slip şeklindeki bikiniyi giyip güneşe uzanan bir kadının aşağıdan nasıl göründüğünü herkes bilir.Bakan bakmasın asıl bakanın ayıbı deyip geçemezsiniz.On adım arkanızda uzanmış ve aralanıp dizleri havaya dikilmiş bir apış arasını isteseniz de istemeseniz de görürsünüz yüzüstü döndüğünüzde.Bakmanız şart değildir,görmek anlık bir şeydir ve o da yeter tiksintiye.

Anne olmak bir duruş getirir yanında.

Siz farkında olmadan gelip girer o duruş hayatınıza.Hiç bir yerde yazılmayan ama herkesin kabullendiği ve erdemli bulduğu bir duruştur bu.

Kimse yüzünüze bir şey demez belki ama ,herkes içinden olması gerekenle olan arasındaki farkı bilir,görür.

Bütün bunların ,insanın diniyle,memleketiyle,inancıyla da doğrudan bir ilişkisi yoktur.Hristiyanı da,Musevisi de,Budisti de,ateisti de,Müslümanı da kapsar,edep.Edep evrenseldir.Edep,kişinin kendine öz saygısının bir sonucudur,yansımasıdır.

Modernlik,edebi silip atamaz.Edepsizliğin adı modernlik olamaz.

Tek ayıbı kaka yapmak olan kedi bile ayıbını örtmeden ayrılmaz ordan,hayvan olduğu halde.Edep,yaratıcı tarafından işlenmiştir genlerine.

Kedi kadar edebi olsun yeter,diyorum.Susuyorum.Anlayan anlamıştır diye umuyorum.

2 yorum:

  1. aa tüliş devam çok beğendim rahmetli yılmaz hatunoğlunu dinler gibi oldum harihasın her şeyi yapabiliriz ama kuralına ve edebine uydurarak

    YanıtlaSil
  2. @Yücel abi:
    Yılmaz Amca ile sohbet etme şansım hiç olmadı,keşke olsaydı,nur içinde yatsın...
    Aklın yolu birdir abi ne diyim....

    YanıtlaSil