sağtık

KAPRİS HANIMIN TATİL DÜŞLERİ


"Ayşegül Tatilde"  yazısını okuyanlar bilir,ben tatillerin getirisinden çok götürüsü olduğuna inanan bir manyağım.
  
Yalnız hemen ayırayım,kadınlar için geçerli bu,erkekseniz zaten doğuştan kayırılmışsınız demektir,o konuya hiç girmeyeyim.
Şimdi size hayalimdeki tatili anlatayım,sonra benim ne tür bir manyak olduğuma karar vermek size kalsın.

Bir kere yer konusunda hassasım.

Kumsalda öyle göt göte,dip dibe şezlonglarda güneşlenmekten nefret ederim.
Sırtüstü yatarken birden yüzüstü dönmek istersin,aaa,o ne?Bir sıra arkanda olması gereken şezlong sakini,ayaklarını senin ağzına sokacak kadar dibine girmiş!
Niye?

Çünkü metrekareye üç şezlong düşen hıncahınç yurdum plajındasın.
Sağındaki ,solundaki önündeki arkandaki şezlonglar sürekli sobe ve gölgeler uzadıkça mendil kadar gölgeyi takip edip şezlongunu sürekli oraya buraya çekmek zorundasın ama bir yere kadar tabii..

Senin şemsiyenin gölgesi neredeyse on metre arkaya kaçtığında,gidip de millete kalkın ulan gölgemden,burası teeee benim şemsiyemin gölgesi,şemsiye kiminse gölge de onundur,diyemezsin ki.
(ya da dersin ama sonrasında olacaklar için benim hayal gücüm bile yetmez)
Bir de bizim Türk tatilcisi,durur durur tüm telefon görüşmelerini yapmak,tüm aile içi mevzularını konuşmak,tüm derdini arkadaşına dökmek için plajları seçer.
Birileri hiç durmadan konuşur konuşur konuşur...

Ve kafandaki cümle küfürleri o gevezeye bir anda boca edecek bir hayırsever asla çıkmaz.
Kısacası,yani plaj sakin olacak,en yakın öteki şemsiye ile aranda onbeş metre olacak...
Hatta en yakın öteki şemsiye falan olmasa daha güzel olur,dadından yinmez.
Hatta hatta şezlong yerine hamakta uzansan...

Lost in Turkey!

İkincisi,havuzlardan nefret ederim,kaldığın yerin havuzu kocaman olacak bu nedenle!

Yani havuz kocaman olsun ki,bizim havuz görmemişi milletimiz orda geçirsin tatilini,deniz ve kum bana kalsın sessiz sessiz.Ekstra ekstra larç plaj istiyorum,ne var?
  
Hem deniz de mutlaka açık yeşil olacak.
Çeşme Ilıca plajı gibi,Ölüdeniz plajı gibi,Dalyan plajı gibi...

Hani suda yüzerken içme isteği uyandıracak.Dibi görünecek,ayaklarını göreceksin.Sudan çıkmak istemeyeceksin.Deniz senden bıkıp,seni kumsala atacak.

Sonra,kaldığın yer,odan çok temiz olacak.
Yastığın sert ve şişik olacak.
Her yerde priz anahtarı olacak,her yerden internet çekecek.
Yatak tam ortopedik olacak.
Klimaya gerek olmayacak,geceleri tir tir titreyeceksin uyurken.
 
Sabahları mutlaka kumru sesi olmalı,olmak zorunda.
Yaz sabahları yaşadığını ve yeni bir güne uyandığını müjdeleyecek onların sesi sana...
Sonra bir yerlerden çatal bıçak sesleri gelecek.
Çay kokusu alacaksın taaa odadan.

Tesiste,Embesil animatörler olmayacak,gümbür gümbür müzik yayını yapılmayacak,kafanı skecek hoparlörler olmayacak.Müzik istersem ben kulaklığımı takarım.
Çay,dediğinde,birisi koşturup çay getirecek...
Su,dediğinde hooop suyun gelecek...

Herşey dahil de olsa asla bulamadığım bir şey var mesela benim,içimde yaradır: Canın her simit çektiğinde,çıtır simit bulabileceksin ve o anda çayın da hazır olacak.
Şezlongda,şezlong minderi olacak,sırtın belin kalçan tutulmayacak.
Çıkınca,onbeş dakkalık yol yürümeyeceksin duş almak için...hoop hemen yanında olacak.
Hatta deniz tuzsuz olacak,duşa gerek kalmayacak.(tamam kabul buna ben de oha diyorum ama hayal bu kardeşim)
Bir görevli gelip sürekli senin güneş yağı ihtiyacına göre,sırtına,omuzuna krem sürecek...

Hatta kovacaksın ama gitmeyecek,zorla sürecek,aman efendim burnunuz kızarmış falan diyecak.
Akşamüzeri hem soğuk bişeyler içip,hem okey oynayabileceksin mesela...sıkıldım bi yüzeyim geleyim dediğinde,hiç kimse ,oyun bozan diye bozulmayacak.
Beş sularında uykun geldiğinde,deniz kenarında uyuyabileceksin,insanlara sus yasağı getirilecek,sen uyurken herkes kütüphanede tıp oynar gibi susacak,martılar bile birbirine hemşireler gibi şşşşşşşşşşt yapacak elini dudaklarına götürerek.

Sadece dalgaların sesini duyacaksın,iyotlu rüyalara dalarken.
Sonra biryerlerden poğça,kurabiye kokuları duyarak uyanacaksın akşamüzeri uykundan.

Tesiste annen sana kurabiye pişiremez tabii ama manyaklık bu ya,annen canlanıp gelecek,elinde o meşhur portakal kabuklu kekiyle,kalk bak sana ne getirdim,yanında soğuk limonata da var diyecek.
 Sonra da güneşte uyunur mu diye sana fırça çekecek.

Bencil olacaksın,sadece kendini düşüneceksin ve gittiğin yerde,herkes ve herşey sana hizmet edecek.
Üstelik çok da ucuz bir fiyata.
Sudan ucuz tatil yaptım diye düşüneceksin sonraları,düşünüp düşünüp sevineceksin.
Akşam yemekleri elbette ki açık büfe olacak...kaliteli kırmızı şarap içecek ama asla kilo almayacaksın.
Her şarabın yanında ona en uygun beyaz peynir de servis yapılacak.Açık büfe self servis olmayacak,garson masana getirecek.

Canın istiyorsa romantik piyano,canın istiyorsa romantik gitar,canın istiyorsa tiki müziği dinleyerek,hem de canlı canlı,geceyi devam ettireceksin.

Bazen Serdar Ortaç falan gelip,tesise,istediğin şarkı var mı söyleyeyim,sen de oyna,diycek,sen de farketmez nasıl olsa senin bütün şarkıların birbirinin aynı,bi kaybol yaaa,giderken şu gereksiz şarkılarını koy bir  POŞET’e de götürüver,diye kötü espri yapıcaksın.

Saat onbir yani yirmiüç falan gibi,serin biryere uzanıp,uzman ellerin sırtında uyguladığı uzakdoğu masajına teslim olacaksın.
Sonra o yattığın yatakla seni bir asansöre bindirip odana götürecekler,yatağına yatıracaklar.

Sabah olunca,hem kahvaltıya yetişecek bir saatte olacak,hem de uykunu almış olacaksın. Kahvaltıda,dünyanın en güzel beyaz peynirleri olacak.Kaşarları olacak,yöresel peynirleri olacak. Bir de sıcacık tam tahıllı ekmek ve gerçek demleme Türk çayı.
Saat onikiye kadar durmaksızın çay içeceksin ve her bardakta çay taze olacak.

Sonra,o bir gün önce beğendiğin şezlong sana ait olacak her gün o şezlongun sahibi sen olacaksın.

Birisi senden önce gidip havlularını ,kül tablanı,çantanı yerleştirmiş olacak.

Kitabını,tavlanı,paletlerini,yerli yerine yerleştirip,plaj sultanlığınız hazırdır efendim diye rapor verecek.

Çay bardağınla şezlonguna uzanıp,Dünyadaki tatil yapan tüm Türkler gibi,akşam yemeğinde ne var acaba diye düşüneceksin,tek derdin bu olacak.

Sonra tatilin,sen bıkınca,senin canın sıkılınca bitecek,bittiği için değil!
Ve eve dönmek istediğin an,bir,en fazla üç saatte evine varabileceksin ama uçağa falan binmeden yapabileceksin bunu...
 
Onlarca tatilimin tüm hoşuma giden özelliklerini birleştirdim ve böyle bir mükemmellik çıktı ortaya.

Noolmuş çok mu zor?
Evet? Yazıyı okurken,kaç kere ohaa dediniz?
Umarım çok değildir. Hayallere de erken rezervasyon yapmak zorunda değilim ya.
İstediğim gibi kurarım hayalimi. Bu yazıyı okuyacak bir sponsor varsa,şimdiden söyleyeyim ,beyaz peynir konusunda hassasum.
Koyun peynirinden başka peynir yimem!
Masaj konusunda ise esnek olabilirim,ille uzak doğu olması şart değil.
Memnun kalırsam blogumda reklamınızı yaparım valla bak :)

5 yorum:

  1. baştan sona okudum ama asla bir kez dahi ohhhaa hiçç demedimmm nie diyeyim ki :)tam benlik bi tatil yazdığın tatil yazısı beni anlatıyor tulişimmm:)baştan sona şahane yazını yine keyifle ilgiyle okudum hiçç sıkılmadan okudum iyi tatiller dilerim şimdiden en büyük hayranın birgül akyar...

    YanıtlaSil
  2. Birgül,bir an önce radyodan sponsor anonslarına başla canım,reklamınız hazır dersin,sen ordan ben burdan reklamla çıkartırız masrafları,ahahahah

    YanıtlaSil
  3. sen yeter ki dinle yayınımı tulişim buarada seninle tatil nede keyifli olurdu yaaa :)

    YanıtlaSil
  4. Evet ben de oha demedim, sen dedikçe acaba oha demeli miyim diye düşündüm sadece :)

    YanıtlaSil
  5. Mrehaba Tülin hanım tam benim rüyamı yazmışsınız böyle güzel rüyalarımın hep gerçek olmasını isterim.yazıların ve anlatım şeklin çok güzel hiç sıklımadan okuyorum siz yazmaya devam edin ellerinize sağlık sağlıcakla kalın.Müjgan

    YanıtlaSil