sağtık

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET REZİL YOLLARI

Kapadokyaya gittiğimi anlatmıştım "GÜZEL ATLAR ÜLKESİ" yazımda.Ama nasıl gittiğimi değil. Eşimin uçak fobisi var binemiyor,otomobil yolculuğunu da ben sevmiyorum.Otobüs desen nefret bir şey.Aynı anda onca kişiyle aynı havayı solumak düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyor.Ben bankalarda,hastanelerde bile bekleme salonlarında karbondioksit salınımını düşündükçe kafayı yerim.Başkası karbondioksit versin dışarı,sen onu kapalı ortamda içine çek. Neyse işte Nevşehir'e deniz yolu yapmak gibi bir coğrafi buluş gerçekleşemediğinden,biz de dedik ki trene binelim,bir kompartımanı komple kiralarız,yata yata çuf çuf çuf gideriz. Kompartımanlar kuşetli.Kuşet denilen şeyi bilirsiniz mutlaka,karşılıklı iki koltuk var ya kompartmanda.Onlar yatıyor yatak oluyor.Üstte de iki kapalı yatak var ihtiyaç olunca indiriveriyorsun,etti sana dört kuşet.Kondüktör gelip yastığını,çarşafını veriyor,yolun uzunsa kafayı vurup yatıyorsun Neyse Haydarpaşa'dan bindik Doğu Ekspresine. Tabi ilk önce üçümüzde bir heyecan,bir neşe...Trenin kalması bile bir heyecan veriyor. Sonra bir süre sonra,kompartıman koltuklarının ne kadar sert,ne kadar oturulması zor ve ne kadar antiergonomik olduğunu anlıyorsunuz.Allahtan yanımda hep bel yastığımı taşırım. Oturur oturmaz,bavulları yerleştirmek için koltukların altına bir eğildik ki...fındık fıstık ooooo...sensin fıstık oooo...allah ne verdiyse yenmiş,kabukları yerde.Bir de üzerine şeftali ya da kayısı olduğu konusunda bir türlü fikir birliğine varamadığımız meyvanin suyu dökülmüş. Hijyen manyağı yazarınız yanında minik şişede çamaşır suyu ve bez getirdiği için,önce koltukların formika kısımları ile masa diye koydukları mini cep sözlüğü büyüklüğündeki konsolu bununla sildim.Ama en büyük hata,koltukların "kumaş" ile kaplanmış olması.Kazara bir tozunu silkelemeye kalktım,oğlum nerdeyse imdat frenini çekiyordu,o kadar toz yani.Yahu insan şunları plastik,vinil falan yapar di mi.Hiç bişeyle değilse bile kolonyalı mendille silip oturursun yani,kir tutmaz,toz tutmaz. Hadi onu geçtim,yatak olarak kullanılacak süngerlerin kaplanmış olduğu mavi kalın kumaş,artık siyahla lacivert arası bir kir içerisindeydi.Yanımda ekstra çarşaf getirmediğime bin pişman oldum. Bizimki dahil hiç bir kompartımanın camı tam kapanmıyor.Hem içeri rüzgar giriyor,hem tren hızlanınca (hızlanınca dediğime bakmayın işte 50km,den 65km.ye falan çıkınca hızlı geliyor tabii)cam tak tak tak tak diye ötüp uyutmuyor. Sonra bir de yan kompartımanlardaki komşularınızın her türlü muhabbetini siz kendi kompartımanınızdan dinlemek zorundasınız.Hele ki gece olup da siz uyurken içlerinden birini öksürük nöbeti tutmuşsa,tamam.Uyku muyku hak getire. Çocuklu aileler genellikle kompartıman tercih ettiklerinden,o çocuklar gece olup hava kararıp kör karıncalar bile uykuya daldığı halde kompartımandan dışarı çıkıp koşmaca yakalamaca oynuyorlar.Uyarıyorsun ama bu sefer de ya ağlama,ya da habire çişe gidip geldikleri için kompartımanın baaam güüüm diye açılıp kapanan sesine beş dakikada bir sıçrıyorsunuz Ne yazık ki kimsede kompartıman kapısını sessizce kapatabilme gibi bir meziyet ya da hassasiyet yoktu.Oysa ben çok denedim,yavaşça itince contalar sessice tık diye oturuyor,o kapıyı baaam güüüm diye kapatabilmek için ayrı bir yetenek gerekiyor ki o da bizim Türk ailelerinde bolca varmış,gördüm. Ankaraya gelmeden trenin ısıtma sistemi arızalandı.Üşüye üşüye mahvoldu herkes.Kondüktörler dedi ki,Ankara'da var tek teknik arıza.Oraya varmadan hiçbirimiz bir şey yapamayız. Yani yolda tren bozulsa,yandınız.İnip de başka araca binme şansınız da yok ki karayolu gibi. Bekle allah bekle ki başka tren gelecek,arızaya bakılacak falan... Tuvaletler feciii.Zaten Türkiye'de olup da,toplu kullanıma açık biryerde tuvaletin idare eder durumda olabilmesine ihtimal vermemiştim ama,şöyle diyeyim.Tren kalkmadan önce tuvalette hem sıvı sabun,hem kağıt havlu hem de tuvalet kağıdı vardı.Tren kalktıktan on dakika sonra tuvaleti kullandım.(Dururken kullanamıyorsunuz,atığınızı dışarı alacak sistem çalışamıyor çünkü)sıvı sabun bitmiş,tuvalet kağıdı ıslak olarak bütün halde yere atılmış,kağıt havlu ise iki yaprak kalmış vaziyette tamamı çöp kovasına doldurulmuştu. Kondüktöre,kompartımanımızın çok pis olduğunu,bir paspas yapılıp yapılamayacağını sordum.Dedi ki ancak fırça ile kabukları alabilirler,paspas imkansız.Ankara'da var temizlik ekibi bir tek.Oraya varınca söylersiniz,paspas atarlar. Koltukların üzerindeki cam benzeri malzemeden yapılan çanta ve el bagajı koyma bölmesine nasıl becermişlerse,önceki yolcular ayran dökmüşler ve o orda kurumuş. Yemekli vagonun koltukları çok rahattı.Sık sık oraya geçip biraz rahat ettik.Üstelik de vinileks kaplıydı.Fiyatları biraz pahalı geldi,yiyeceklerin.İçecekler normaldi de yiyecekler,bisküvi krakerler falan fazla kazıktı.Gerçi bir tek kahve içtik,yemek işini yanımıza börek poğça falan alarak halletmiştik. Zaten aklı olan yanında getirir.Ama tabii Pulman koltuklu vagonda seyahat eden için o kadar kişinin içinde çıkarıp yemek yemek zor.Mecbur yemekli vagondan faydalanıyor onlar.Allahım koca bir vagon dolusu insanla aynı havayı soluya soluya yolculuk düşünemiyorum,bak yine fena oldum.Ağzı kokan var,ayağı kokan var,ağzı burnu kulağı akan var,hapşıran var,ıngaaalayan var,bağıra çağıra sohbet eden var,ve hava soğuk diye hiç bir cam açılmıyor.Herkes birbiriyle nefes kardeşi. Asla bana göre değil! Her şeye rağmen kompartıman aldığımıza memnundum. Ama pulman koltukların araları bayağı bir açık bırakılmış ayak uzatılabiliyor ,bir de koltuklar fonksiyonel yapılmış oldukça fazla arkaya yatıyor,en azından bizim kütük gibi kompartıman koltuklarından daha iyiydi.Üstelik de kumaş kaplı da değil,yani,sil temizle otur rahat rahat. Temiz olan tek bir şey vardı,ara koridorların dış camları bir de size verilen yastık ve çarşaflar.Özel poşetinde,kaç kişilik biletin varsa o kadar getiriyorlar,hepsi bembeyaz,ütülenmiş,kolalanmış,tertemiz kokuyor.Bizde fazladan bir bilet daha olduğundan,dördüncü yatağı da ıvır zıvırları koymaya kullanıp,yastıkları yedekleyerek uyuduk. Kayseriye indiğimizde inanılmaz ama cidden inanılmaz bir soğuk vardı.Kayseri garı oldukça köhne,bakımsız.Hele tuvaleti inanılır gibi değil,Obama oralara gitse de o geliyor diye azıcık bakım yapılsa keşke. Sonuç olarak bu yolculukta hem iyi hem kötü anlar yaşadım.Daha doğrusu yaşadık,diyeceğim ama oğlum yolculuk boyunca PSP denilen şu portatif oyun ekranı ile oynayıp durduğundan,trende miyiz gemide miyiz arabada mıyız onun için pek farketmedi.Bir arkadaştan yolculuk için ödünç almıştık,Anne bana bundan alsanıza diye yalvarıp durdu.Aklınız varsa sakın almayın,çocuğu dış dünyadan tamamen alıp kopartıyor.Bilgisayardan daha küçük olduğundan her yerde çocuğu kendine çekiyor. Konuya dönelim,trenin en güzel şeyi,etrafı seyrederken yanınızdan ve karşınızdan sürekli otomobil,tır,otobüs gelip geçmemesi.Alabildiğine doğa,alabildiğine toprak,alabildiğine ağaç,alabildiğine dağ...Bol bol güzel minik dereler,güzel minik köyler,güzel büyük araziler görüp harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Yolculuk iyi,vasıta kötüydü.Benim gibi evinizin önünden her gün yolcu trenleri geçiyorsa ve o trenlere özendiğiniz için böyle bir yolculuk tasarlıyorsanız,işte TCDD nin durumu budur.Dilerseniz koltukta,dilerseniz kompartımanda gidin,her ikisinin de durumunu anlattım.Ama kalabalık şekilde kompartıman kiralayıp,sohbet ede ede gidelim,kimse şoförlük yapmasın herkes yolculuğun içinde olsun diyenler için elzem. Hele uğrunda Kapadokya varsa ama ister atla ister eşekle gidin, ama gidin.Yola çıkacak olanlara iyi yolculuklar.

3 yorum:

  1. Tren yolculukları güzeldir,biz çocukken izmire gider gelirdik biliyorsun,çok uzun sürerdi,sen o zaman çok küçüktün,belki hatırlamassın,ama ben halen hatırlayabiliyorum..hatta hatta vagonların camlarında cama bir şekilde yapılmış olan ay ve yıldız vardı tam camın ortasında,ve her neden se ne anlatılmak istenmişse 45 derece yukarı bakardı ay ve yıldız,,,halen öylemi..?

    YanıtlaSil
  2. EVET CANIM HALA ÖYLE...AMA YUKARI MI YOKSA YİNE SAĞA MI BAKIYOR BAK ONU TAM ÇIKARAMADIM.HAYAL MEYAL HATIRLIYORUM BEN O YOLCULUKLARI AMA DAHA ÇOK OTOBÜSLER TAZE HAFIZAMDA...

    YanıtlaSil
  3. Kurye ile göndereceğin kitabın için şimdiden teşekkürler:))) ( İmzalı olacak değilmi?) Tavsiyeler içinde ayrıca teşekkürler. Hataydan bende sana öpücük yolluyorum alırsan sevinirim.

    YanıtlaSil