sağtık

OlasılıkSız

Kadere ve kaderde tesadüflere asla yer olmadığına,her şeyin önceden ilmek ilmek planlandığına inanan benim gibi her okuyucu,bu kitapta anlatılanları okuduğunda önce bir nooluyoruz yaa hissine kapılacak bundan eminim. OlasılıkSız (S harfi benim tercihimden değil,kitabın orijinalinden büyük) kadere,fizik kuramlarına,matematiksel ve istatistiki bilgilere dayanarak oluşturulmuş inanılmaz ve akıl almaz bir kurgunun eseri. Kitaptaki hiç bir olay,çeşni olsun diye anlatılmamış.Her anlatılan olayın,her sıradan ayrıntının ilerde kurgunun içinde nasıl bir rol oynadığını görüp şaşacaksınız.Tıpkı insanların hayatındaki basıt ve sıradan bir olayın zincirleme olarak kaç kişinin hayatını etkileyebileceğini mantık çerçevesi içinde gayet güzel anlatan felsefesine de şaşacağınız gibi. Bir düşünün,yolda yürürken elinizde tuttuğunuz plastik bardaktaki kahveyi,tökezleyerek yoldan geçen bir kadının üzerine döküyorsunuz.Kadın aniden sıçrayınca başkasına çarpıyor.O başkası da elindeki elma portakal vs.yi düşürüp yola saçıyor.Bir başkası bunlara takılıp tökezliyor,elindeki malzeme çantasını bir iş adamının ayağına düşürüyor,adamın ayağı kırılıyor,işçiye tazminat açıyor.Üstü kirlenen kadın üzerini değiştirmek için evine dönünce önemli bir toplantıyı kaçırıyor,yoldaki elma portakallar bir arabayı kaza yapma tehlikesine getiriyor,araba yolundan alıkonununca bir dakikalik bir gecikme ile başka bir çarpışmayı engelliyor....bir fincan kahvenin etrafındaki kaç kişiyi zincirleme etkileyeceğini görüyorsunuz kitapta. Hayır konusu elbette bu değil.Konusu,şizofreni ve epilepsi nöbetleri geçiren ve beyni Yağmur Adam gibi çalışan istatistik hocası David ile yine şizofrenik ikizi fizikçi Jasper'ın aslında şizofreni veya epilepsi nöbeti zannedilen hallerinin,gerçekte beyin frekanslarının zaman ve uzam içinde bir ileri bir geri hareketiyle,sonsuz sayıda olası ,milyarlarca olabilirlik arasında geleceğe ve şimdiye gidip gelmeleri.Beyin dalgalarının bir enerji olarak sayılamayacak olasılıklar arasında milyonlarca olabiliri görebilmeleri ve onların içinden sonucu en az kişiyi etkileyebilecek olasılığı seçip bu güne uyarlayabilmeleri. Bu yeteneklerinin farkında olmayan iki kardeşin,ABD bilimsel araştırmaları yapan bir örgütün eline geçmemek için çabaları,FBI,CIA,Güney Kore İstihbarat Servisi,Mossad,polis teşkilatları ve Ulusal Güvenlik Araştırmaları kurumlarının kıyasıya mücadeleleri ve geleceği öngörebilen iki kişi ile her türlü teknik donanıma sahip bu kurumların arasındaki kaçıp kovalamaca. İnanılmaz,şok edici bir final,kitabın başlarına geri dönüp tekrar bazı ayrıntıları okumanıza sebep olacak ince ince oya gibi işlenmiş bir kurgu... Mantığınızın alamayacağı hiç bir şey yok.Her ne kadar istatistik,olasılık,fizik ve kuantum fiziği üzerine onlarca bilimsel doğruyu anlatıyorsa da bunları roman kurgusu içinde çok güzel anlattığı için aslında bu ansıklopedik bilgileri de farkında olmadan öğreniveriyorsunuz. Hayatınızı bir daha düşünüyorsunuz,her hareketin bir seçim olduğunu,hiç bir şeyi seçmemenin de bir seçim biçimi olduğunu,bir telefonu iki saniye geç açmanın,bir yere yirmi saniye daha erken varmanın,kapıda ayakkabınızı giyerken üç dakika oyalanmanın bile gelecekte binlerce olasılığı değiştirebildiğni mantığınız asla reddedemeyecek şekilde kabulleniyorsunuz. Kesinlikle ve şiddetle okumanız lazım,insanları okumuş olanlar ve olmayanlar diye bile sınıflandırabilirim rahatça. Hayatınzdaki bir takım sıradan tercihlerin,onları yapmasaydınız ne olacaktı şeklindeki tezahürlerine belki gerçek hayatta asla cevap bulamayacaksınız,o gün oraya gitseydim ne olurdu,o teklifi kabul etmeseydim ne olurdu,orda hiç oturmasaydım,o telefona cevap vermeseydim ne olurdu diye kendi kendinize sorabileceğiniz soruların belki hiçbirisine cevap bulamayacaksınız ama David ve Jasper işte bunları görebiliyorlar ve sonrası...harikulade bir macera. Bir de şunu eklemek isterim ki Bunu Dan Brown kitaplarında da gördüm,başka diğer Amerikan çağdaş yazarlarının kitaplarında da gördüm,adamlar istedikleri gibi,FBI ile veya Beyaz Saray çalışanları ile,ya da CIA ile ilgili kurgular yazabiliyorlar,burada çalışan herhangi bir roman karakterini yerden yere vurabiliyorlar,defolu ve arızalı gösterebiliyorlar,kendi polis teşkilatlarıyla bile rahatlıkla dalga geçebiliyorlar,menfaatçi,hırslı ve katil ruhlu,entrikacı bilim adamları ve bunların başlarında oldukları ABD araştırma kurumları ile ilgili istedikleri gibi kurgu yapabiliyorlar ve üstelik bu kitaplar da ne enteresandır ki,best seller oluveriyor,ne kimse dava açıyor,ne kimse soruşturma başlatıyor,ne de bir meslek grubu kalkıp manevi hakaret davası açacak kadar ciddiye alıyor.Sadece kitapları mı,filmlerinde de de güvenlik ve polis teşkilatlarının çoğunun ne kadar beceriksiz veya ne kadar entrikacı olduğunu anlatabiliyorlar ve sonuçta bu bir filmdir ya da sonuçta bir roman kurgusudur deyip geçiyorlar. Bu kitap bizim ülkemizde,mesela İstanbul Tıp Fakültesi,Tübitak falan gibi kurumlar da gerçek adları kullanarak yazılsaydı,şimdiye yer yerinden oynamış,bilim adamları mahkemeye koşmuş,üniversitelerde eylemler yapılmıştı. Gerçi bizim ülkemiz yazarlarının da bir kısmının işine gelirdi bu eylemler,mahkeme davaları,reklam açısından. Sonuç olarak çok beğendim,bayıldım.Bu kitap manyağının tavsiyesine güvenin.Koca kitabı iki günde bitirip biraz göz kuruması ve yanması hissedecekseniz de,boşverin,okumamış olma olasılığınızı,olasılıksız yapın... (OlasılıkSız/Adam Fawer /April Yayıncılık)

1 yorum:

  1. Oldum olası bilimkurguya merakım vardır.:)) Hele sen okumuş ve önermişsen hemen bulur bulmaz alıp okuyacağım.

    Adamlar ülkeleriyle ve kendileriyle barışıklar. Bizim ülkemizde mümkünmü :))

    Tulişcim "Ayrık Akıl" yazına bir yorum daha bırakmıştım okumamışsın :) Öpüyorum sevgi ve özlemle

    YanıtlaSil