sağtık

UÇAN HALI'M

Bazen hiç bir şey yapmıyorum... Evet hiç bir şey... Halının üzerine uzanıyorum,gözlerimi tavana dikiyorum.Bırakıyorum bakalım sihirli halı beni nereye götürecek... Bazen on yaşımda,bazen yirmi yaşımda buluyorum kendimi...Bazı dostlarım sevdiklerim geliyor yanıma...bazen de hiç biri... Sonra kalkıp bir sigara yakıyorum...rutin işlerim var beni bekleyen...rutini bozmak istiyorum olmuyor...bir şey beni dürtüyor yapmak zorundayım çünkü... TV açıyorum...her kanalda ayrı bir cümbüş...uçaklar düşmüş,bombalar atılmış,birinde bir kadın şarkı söylüyor poposuna çuvaldız batırılmış gibi.,birinde kayak yarışları var sunucu heyecanla anlatıyor,ötekinde bağıra çağıra haroşa şapka ilmikleri öğretiyorlar hayatın en önemli mevzuuymuşçasına...bir başkasında iyi ile kötünün savaşıp mutlak iyinin kazandığı ve o iyinin mutlaka başı bağlı ya da namaz kılan biri olduğu sır dizilerinden birisi var...Bir diğerinde saçma va zararlı kozmik mozmik çizgi filmler...ötekinde şarkı klip,öbüründe dünyayı kurtarmaya çalışan iki adam bilmemne kredilerinin ödenme sürecini tartışıyorlar...Pencereden simitçinin,geçen trenin,araba kornalarının sesleri geliyor... Bir anda kapatıyorum hepsini...hem pencereyi hem TV yi...ya da elimdeki gazeteyi...Pat! Alabildiğine sessizlik...hani o şamata,hani o sahte cıvıl cıvıl renkli hayat?Yok! TV kutusunun içinde,gazetenin katlı sayfalarında kaldı... Hayat ne kadar da sade aslında diyorum... Birileri bir yerlerde kitaplar yazıp duruyor,işin kötü tarafı da satılıyor olmaları...Hayatı güzelleştiren beş sır...Hayatta Başarılı olmanın yolları....insanları etkileme sanatı...İşyerinde iyi yönetici olmanın kuralları...Mutluluğun vebaşarının anahtarı.... Hep nefret etmişimdir bu hayat öğreten kitaplardan...hayat kitaplardan öğrenilecek kadar basitse,o kitapları yazanlar nereden öğrendiler? Aslında o kadar sade ki her şey...sen o gün hayatında ne olmasını istiyorsan o oluyor...bazen çerçeveden çıkanlar da olmuyor değil ama yaşadığın herşeyi sen çağırıyorsun buna inanıyorum işte... Ne kadar inkar edersen et,sen çağırıyorsun,bilerek ya da bilmeyerek... Sihirli halımdan kalkıp kendime bir kahve yapıyorum... Hep aynı marka ama bazen nedense tadı bozuk geliyor...demek ki hayat da herkese aynı ama algılayış biçimi işte kahveyi günden güne tadma biçimimiz gibi...O günkü kimyamızla alakalı.Ya da kişisel kimyamızla,hani o bizi hiç terketmeyecek olan kimyamız,demirbaşımız...kimileri karakter der hani. İddia etmiyorum,sadece kendi kanaatimi açıklıyorum.Canı isteyen katılır istemeyen katılmaz,katılana da katılmayana da kıl oluyorum,deeermişim... Hayatta her türlü bardağı yarım bırakanlardanım...bir tek kırmızı şarabımı bitirmeden kalkmam,onun dışında hep kahvem meşrubatım,biram yarım kalır bardakta fincanda...bir de sigaram sönmez hiç tablada,nedense...bastırırım bastırırım ama tüter... Bunun nedenini düşünüyorum,herşeye bir neden aramak saçma geliyor sonra... Halıya uzanıyorum... Tavanda gözlerim... Bir anneme gidiyorum okul dönüşü,bir lise arkadaşlarıma...bir ada vapuruna biniyorum lise formasıyla,bir okul dönüşü simit alıyorum... Bazen hiç birşey yapmıyorum ve bu bana çooook ama çook iyi geliyor....

Hiç yorum yok: