Doktorun öngördüğünden tam bir hafta önce çaldın kapıyı.
Bir akşamüzeriydi ve hiç beklemediğimiz bir anda ilk işaretini yolladın.Daha o anda hissetmiştim sıcaklığını.Apar topar hastaneye yollandık ama daha bize merhaba demene çok vardı,bekledik.
Hayata,dünyaya,oksijene,görmeye,duymaya,koklamaya,hissetmeye,acıkmaya,ağlamaya uyumaya,uyanmaya…adım adım yaklaşıyordun her sancıda.
Tam yirmibir saat sürdü ilk sıcaklığını yolladığın an ile ilk çığlığını duyabilmem arasındaki süre.
Nihayet seni yanıma yatırıp giydirmeye başladıklarında,ince,güçsüz,cılız mırıltılarla kafanı benim olduğun yöne çevirerek ,anneni aranmaya başlamıştın bile.O güçsüz,o perişan halimin ortasına minicik,ela gözlü,kara saçlı bir hayat tılsımı gibi giriverdin.
Ve hayatımızın da ortasına.
Tam kalbine.
Seni tam yirmi dört sene beklemişim meğer,hiç bilmeden.Hiç farkında olmadan.
O yaşa kadar,o güne kadar,hep o badem gözlerle karşılaşmak,o eşsiz kokuyu içime çekmek,göğsüme bastırdığımda dünyada bir benzeri daha olmayan o sıcaklığını yaşayabilmek için beklemişim.Kimi,neyi beklediğimi bile bilmeden.
Kendinden vazgeçmek,sadece minicik bir can,minicik bir yürek atsın,yaşasın diye hayattan vazgeçebilmek neymiş bilmiyormuşum,seni tanıyana kadar.
Uykusuz kalmanın ,kolların kopacak hale gelene kadar bir bedeni kucağında sallamanın , bir tadı varmış.Anne diyecek dilin çözülmesini sabırla beklemenin,parmağımı kavrayan minicik yumru elin büyümesini,göğsümde beslenen ağzın bana sevgisini haykırmasını beklemenin,ayrı bir tadı varmış.
Hayatta değerli sandığım ne varsa o güne kadar bildiğim,hepsi yalanmış.
Hayatta,insanın bedeninin içinden çıkan bir başka bedenden daha değerli hiçbir şey yokmuş.
Dokuz ay boyunca bir vücudun içinde iki kalp olarak atmanın anlamı,değeri,başka hiçbir şeyde yokmuş.
Elinden tutup ilk adımını atmayı,kaşığınla kendi kendine beslenmeyi,bisikletinin pedalını çevirmeyi,ayakkabını bağlamayı,cikletinden balon yapmayı,yüzmeyi,çekirdeği kırıp içini yemeyi,dişlerini fırçalamayı öğrettiğim günleri hatırlayabiliyor musun?
Sense bana hayatın anlamını öğrettin oğlum,ne için yaşadığımı öğrettin.Bu o kadar değerli ki,sana öğrettiğim her şeyi öyle önemsiz kılıyor ki.
Ben olmasam da nasılsa birileri sana bütün her şeyi öğretirdi.
Ama sen olmasan,sen doğmasan,hiç kimse bana hayatın ne ifade ettiğini,bunca yıl ne için nefes alıp verdiğimi öğretemezdi.Anne kelimesinin yüreğimin içinde nasıl bir yankısı olabileceğini öğretemezdi.
Sen üzülme,sen hastalanma,sen ağrı çekme,sen zorluk çekme,sen uykusuz kalma,sen aç kalma,sen üşüme,sen terleme,sen başarısız olma,sen içinde ukdeler besleme,sen sırtından vurulma,sen mahcup olma,sen ezilme,sen hayallerini erteleme,sen umutlarını köreltme,sen sevdiklerinden vazgeçme….diye nefes alıp veriyorum,doğduğun günden beri.Becerebilsem de beceremesem de ,bütün varlığımla elimden gelenin en iyisini yapmak için uğraşıyorum.
Hayat işte buymuş.
Hayat,içinde yaşattığın canı,hayatla baş edebilme becerisine sahip olsun diye çabalamaktan başka bir şey değilmiş.
Doğdun ama hala içimde yaşayan cansın.
Hala kalbin bedenimde atıyor.
Bütün annelerinki gibi,bütün evlatlarınki gibi.
Hayatın boyunca hep yanında,hep arkanda olamayacağız.Ama sen bizim hayatımız boyunca içimizde,yüreğimizde yaşamaktan kurtulamayacaksın.
Biz seni değil,sen bizi büyütmüşsün meğer.
Sen bizi olgunlaştırmışsın,sen bizi İNSAN olmaya yaklaştırmışsın,sen bizi aklıselim sahibi,sağduyu sahibi,düzen sahibi,tedbirli,yetişkinler yapmışsın.
Sana borçluyuz bu gün sahip olduğumuz bu hayat bilgeliğini.
Baban ve ben.
Bu gün,on altı sene önce,babana ve bana nefesinle hayat verdiğin gün.
Aile olmanın ne demek olduğunu öğrettiğin gün.
Bu gün,henüz yaşı küçük ama kafası ve yüreği kocaman kankamın,sırdaşımın,yol arkadaşımın,dostumun,öğrencimin,öğretmenimin,hayatımdaki ikinci erkeğin…
Oğlumun doğum günü.
Ve benim de.
Hayata başka bir gözle yeniden doğduğum için.
Bu yüzden adın Doğuş…
Yeniden seninle doğuşumuzun anısına.
Bize kazandırdığın yaşam artıları,hayatın boyunca yolunda dizili dursun oğlum.
Bize kattığın her değer,hayatının sonuna kadar senin yoldaşın olsun.
O sıcacık ellerini hiç bırakmayacak hayat arkadaşını bulana dek,hayat arkadaşın olmaktan hiç vazgeçmeyecek olan,annen,sana bütün yüreğiyle İYİ Kİ DOĞDUN diyor…
nurdan bunu beğendiiiii :):):)
YanıtlaSilOkurken ağlamama engel olamadım...anne olamadım henüz ama ne kadar değerli bir şey olduğunu anladım...o kadar güzel yazmışsın ki...
YanıtlaSilDuygularımıza nasılda güzl tercüman olmuşsunuz.Kurşun kalemden resmen yürek akıyor,duygu akıyor.Herkesin evladını allah bağışlasın,Doğuş sizin gibi bir anneye sahip olduğu için onuda tebrik ederim.Bu kadar sıcak bir doğum günü yazısı okumadım daha önce.Tebrik ederim.
YanıtlaSilHer zamanki gibi döktürmüşsün.
YanıtlaSilDoğuş'um benim elini elimin içine koyuşunu,kolundaki künyeyi kolunu sallayarak geri iterken tombik bilekleri ısırasım gelişini,Şeyaaan diyişini ,beni görünce gözlerinde gördüğüm sevinci,samimi sevgisini hiç unutamam.Hayattaki en küçük dostum...
Aferin sana Pambık ,iyi ki doğurmuşsun güzel gözlümü:)
Doguş un gözlerinden öpüyorum,dogum günü kutlu olsun
YanıtlaSilmuhteşem bir bloğ 2 saattir okuyorum daha önce nasıl karşılalmamışım üzüldüm.
YanıtlaSilKaleminiz çok kuvvetli.
Hep devam edin yazmaya.
Harika bir sesleniş olmuş bu yazı.Çok duygulandım.
@Nurdan,@Güliz,@Cevizkabuğu,@Pamuk ve @Dayımız...
YanıtlaSilGeciktirmişim yorumlarınıza teşekkür etmeyi sonra da habire yazacağım lak lak edeceğim diye unutuvermişim hepinize içten teşekkürler ve hoşgörünüze sığınarak affedilmeyi diliyorum.Genelde yorumlara mutlaka cevap bırakırım...
@Hayatın Ressamı,ne güzel cümleler akşam akşam içim hoş oldu,nasıl teşekkür etsem...senin de güzellikleri anlayan yüreğine teşekkür ederim,her zaman beklerim,sevgiler.
YanıtlaSil